Ayet
-
وَاِذَا كُنْتَ فٖيهِمْ فَاَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلٰوةَ فَلْتَقُمْ طَٓائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُٓوا اَسْلِحَتَهُمْࣞ فَاِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَٓائِكُمْࣕ وَلْتَأْتِ طَٓائِفَةٌ اُخْرٰى لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَاَسْلِحَتَهُمْۚ وَدَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ اَسْلِحَتِكُمْ وَاَمْتِعَتِكُمْ فَيَمٖيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةًؕ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ كَانَ بِكُمْ اَذًى مِنْ مَطَرٍ اَوْ كُنْتُمْ مَرْضٰٓى اَنْ تَضَعُٓوا اَسْلِحَتَكُمْۚ وَخُذُوا حِذْرَكُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ اَعَدَّ لِلْكَافِرٖينَ عَذَاباً مُهٖيناً
﴿١٠٢﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Korku namazının Resûlullah’ın imamlığında nasıl kılınacağının tarif edilmesi Hz. Âişe gibi bazı müctehidleri “bu şeklin, onunla kılınan namaza mahsus olduğu” hükmünü vermeye sevketmişse de çoğunluk bunun, başka imamların arkasında cemaatle kılınan korku namazlarını da içine aldığı kanatindedir.
İmamın her bir grupla birer rek‘attan toplam iki rek‘at namaz kılacağı âyetten açıkça anlaşılmaktadır. Ancak grupların, imamla kılmadıkları diğer rek‘atı nerede ve nasıl kılacakları konusu burada açıklanmamıştır. Hadis kitaplarında verilen bilgiler ve yapılan açıklamalar da birbirinden farklı uygulamaların bulunduğunu göstermektedir: a) Birinci grup imamla bir rek‘at kıldıktan sonra imam ayakta bekler, grup ikinci rek‘atı burada kılar, selâm verip nöbet mahalline giderler. Ardından ikinci grup gelir, imam bunlara da bir rek‘at (imamın ikinci, bu cemaatin birinci rek‘atını) kıldırır, imam selâm verir, grup kalkıp diğer rek‘atı kılarak selâm verir ve düşmanın karşısındaki yerlerine giderler. b) Birinci grup imamla bir rek‘at kılınca selâm vermeden yerlerine giderler. İkinci grup gelir; bir rek‘at da onlara kıldıran imam selâm verir. Sonra her iki grup sıra ile birer rek‘at daha kılarak selâm verirler (el-Muvatta’, “Salâtü’l-havf”, 1-3). Bazı fıkıhçı ve tefsirciler sünnette geçen farklı uygulamalardan birini diğerine tercih için uğraşırlarken Şevkânî gibi düşünenler şöyle demişlerdir: “Sahih sünnette geçen bütün şekiller meşrûdur, duruma göre bunlardan birini uygulayan sünnete uygun davranmış olur” (I, 571).
Namaz esnasında silâhların bir tarafa bırakılmaması esas ve ihtiyata daha uygun bulunmakla beraber bunda da zorluk bulunursa –gerekli tedbirler alınarak– silâhlar bir tarafa bırakılabilecektir. Benzeri âyet ve hadislerden açıkça anlaşılmaktadır ki, müminin asıl işi, hayatının amacı Allah’a kulluktur, itaat ve ibadettir: Ancak dinde ve ibadette güçlük yoktur, Allah’ın muradı kullarına eziyet etmek değildir; nerede eziyet varsa orada ilâhî rahmetin eseri olan ruhsatlar, kolaylıklar devreye girmektedir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 132