Ayet
-
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهٖ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
﴿١٠٢﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
“Allah’a karşı gereği gibi saygılı olun” diye çevirdiğimiz cümlede hem fiil hem masdar kalıbında geçen takvâ kavramı dinî bir terim olarak “kişinin, kendisini günahkâr kılacak şeylerden koruması” veya “insanın ibadet ve güzel işler yaparak Allah’ın azabından korunması” şeklinde tarif edilmiştir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “vky” md.; Cürcânî, et-Ta‘rîfât, “Takvâ” md.). Bu tür korunma çabaları, temelinde Allah’a saygı ve itaat niyeti bulunması şartıyla değer kazanacağı için meâlinde bu saygı unsuru dikkate alınmıştır. Nitekim sahâbeden Abdullah b. Mes‘ûd bu ifadeyi, “Allah’a âsi olmayıp itaat etmek, nankör olmayıp şükretmek ve O’nu unutmaksızın hep hatırda tutmak” şeklinde açıklamıştır (Hâkim, Müstedrek, II, 294; takvâ hakkında daha geniş bilgi için bk. Bakara 2/197).
Tefsirlerde anlatıldığına göre bu âyet indiğinde sahâbîler, Allah’a karşı gereği gibi saygılı olma konusunda endişeye kapılmışlar, bir yandan hiç kimsenin bunu hakkıyla yerine getiremeyeceğini söyleyip bir yandan da kendilerini aşırı derecede ibadete vermişler, bunun üzerine, “Gücünüz yettiğince Allah’a saygısızlıktan sakının” (Tegābün 64/16) meâlindeki âyet inmiştir. Tegābün sûresindeki âyetin, konumuz olan âyeti neshettiğini söyleyenler olmuşsa da gerçekte bu âyet neshedici değil, onu açıklayıcı mahiyettedir ve Allah’tan hakkıyla korkmanın, “kişinin gücü yettiği kadar Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmesi” anlamına geldiğini ifade eder. Tegābün sûresindeki âyet neshedici olarak kabul edildiği takdirde neshettiği âyetin insanlara güçlerinin üstünde bir sorumluluk yüklemiş olduğunu kabul etmek gerekir ki bu, Kur’an-ı Kerîm’in aynı konudaki açık ifadeleriyle bağdaşmaz.
Takvâ sahipleri Kur’an’da övgüyle anılmışlar ve kendilerine âhirette büyük nimetler verileceği bildirilmiştir. Buna göre Allah katında en değerli kimseler takvâ sahipleridir (Hucurât 49/13); yüce Allah takvâ sahiplerinin dostudur (Câsiye 45/19); Allah onları sever (Âl-i İmrân 3/76); onlarla beraberdir (Bakara 2/194); onlar için güzel bir gelecek vardır (Sâd 38/49); âhiret yurdu onlar için hazırlanmıştır (Zuhruf 43/35); onlar güvenli bir makamda bulunmaktadırlar (Duhân 44/51); cennetler ve her türlü nimet onlar içindir (Ra‘d 13/35; Nebe’ 78/31-36; takvâ hakkında bilgi için ayrıca bk. Bakara 2/197; A‘râf, 7/26).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 642-643