Ayet
-
وَيَا قَوْمِ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مَالاًؕ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ وَمَٓا اَنَا۬ بِطَارِدِ الَّذٖينَ اٰمَنُواؕ اِنَّهُمْ مُلَاقُوا رَبِّهِمْ وَلٰكِنّٖٓي اَرٰيكُمْ قَوْماً تَجْهَلُونَ
﴿٢٩﴾
-
وَيَا قَوْمِ مَنْ يَنْصُرُنٖي مِنَ اللّٰهِ اِنْ طَرَدْتُهُمْؕ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ
﴿٣٠﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Kavminin mal ve servete düşkün olan ileri gelenleri Hz. Nûh’un da peygamberliği istismar ederek para, makam ve mevki sahibi olmak istediğini, bu yolla kavmi içerisinde üstünlük sağlamaya çalıştığını düşünüyorlardı (bk. Mü’minûn 23/24). Hz. Nûh âyetteki açıklamasıyla böyle bir niyetinin bulunmadığını ilân etti. İlâhî mesajı karşılıksız olarak tebliğ etmek peygamberlerin tevhid mücadelesinde büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple Nûh’tan sonra gelen her peygambere yaptığı görev karşılığında kavminden herhangi bir ücret istemediğini onlara bildirmesi emredilmiştir (meselâ bk. Şuarâ 26/105-180). Aynı şekilde Hz. Muhammed’den de kavmine, “Sizden yakınlığa sevgi duymanızdan başka bir karşılık istemiyorum” demesi istenmiştir (bu sözün değişik yorumları için bk. Şûrâ 42/23).
Tarih boyunca inkârcı toplumların ileri gelenleri peygambere inanan fakirleri küçümsemişlerdir. Nitekim Hz. Peygamber zamanındaki ileri gelen müşrikler de ona inanan fakirlere karşı aynı davranışı sergilemişlerdi (bk. En‘âm 6/52). 27. âyetten itibaren konunun akışından ve Hz. Nûh’un kavmine verdiği cevaptan anlaşılacağı üzere aristokrat müşrikler fakir müminlerle aynı mecliste bulunmayı içlerine sindiremiyorlardı. Bu sebeple Hz. Nûh’un çağrısını kendisiyle baş başa tartışmak maksadıyla fakir müminleri yanından kovmasını istediler. Böyle bir teklif Allah’ın emrine aykırı olduğu gibi aklıselime de aykırıydı; bu zulmü ne din kabul ederdi ne de akıl! İnsanlık şerefiyle bağdaşmayan bu teklifi kabul ettiği takdirde Allah’ın azabını hak edeceğini bilen Hz. Nûh, ”Onları kovarsam beni Allah’a karşı kim koruyabilir, düşünmüyor musunuz?” diyerek bunun büyük bir haksızlık olacağına işaret etti.
Hz. Nûh kavmiyle gerçekleştirdiği bu diyalogda üç defa “ey kavmim!” diyerek onların akrabalık duygularına hitap edip kendisinin onlardan biri olduğuna, dolayısıyla onlar için iyilik istediğine, şefkat ve merhametle muamele ettiğine, onlardan da kendisine karşı sevgi ve iyi niyet beklediğine işaret ediyordu.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 165