Ayet
-
وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاؕ كُلٌّ فٖي كِتَابٍ مُبٖينٍ
﴿٦﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Allah Teâlâ burada, insanlar dahil yeryüzündeki bütün canlıların rızıklarını yaratmanın kendine ait bir iş olduğunu vurgulayarak önceki âyetin anlamını pekiştirmektedir. Bir sonraki âyette buyurulduğu üzere gökleri ve yeri yaratan O olduğu gibi, yeryüzünde sürünen, hareket eden, ayaklarıyla yürüyen, sularda yüzen, gökyüzünde uçan veya başka şekillerde hareket eden büyük, küçük, görülebilen ve görülemeyen bütün canlıları yaratan (krş. en-Nûr 24/45) ve rızıklarını iradeleri vasıtasıyla veya kendi iradesiyle ulaştıran yine O’dur. O, yer küresini bu canlıların rızıklarını karşılayacak biçimde yarattığı gibi, her türe münasip rızıkları da yaratmıştır. Canlıların yapılarını, rızıklarını elde edecek şekilde yaratmış, besinleri temin etmeleri için bazılarına akıl ve irade gücü, bir kısmına da yalnızca içgüdü vermiştir.
Allah’ın rızkı tekeffül etmesi “canlıların rızıklarını kazanmak için hiçbir çaba harcamalarına gerek olmayacağı” şeklinde anlaşılmamalıdır. Çünkü Allah insanlara akıl ve irade, hayvanlara da içgüdü vermiştir. Öteki canlılar rızıklarını elde etmek için içgüdülerini kullandıkları gibi insanlar da akıl, irade, ruhsal ve fiziksel yeteneklerini kullanmak durumundadırlar.
Meâlinde “halen bulunduğu yer” diye tercüme ettiğimiz müstekar ve “emanet olarak konulacağı yer” diye tercüme ettiğimiz müstevda‘ kelimelerinden birincisi müfessirler tarafından –insan göz önüne alınarak– “canlının bu dünya üzerinde bulunduğu yer”, ikincisi ise yeryüzündeki istikrarından önce “babanın sulbünde veya ananın rahminde bulunduğu yer” yahut müstekar, “hayatta iken bulunduğu yer” müstevda‘ ise “öldükten sonra konulacağı yer” olarak açıklanmıştır (bk. Râzî, XVII, 186; Ateş, IV, 294; bu kavramlarla ilgili bizim yorumumuz için bk. En‘âm 6/98).“Apaçık kitap”, tefsirlerde Allah’ın ezelî ilmi veya levh-i mahfûz olarak yorumlanmıştır (bk. Râzî, XVII, 186; Elmalılı, IV, 2758). İnsan hayatı görünürde durgun, gerçekte akan büyük bir nehir gibidir. Bir noktadan aynı su iki kere geçmez; her an yer değiştirir; aynı yer durur gibi gözüktüğü için müstekar (karargâh), terkedildiği ve başkasıyla değiştirildiği için müstevda‘ (konulup göçülen yer) niteliğini taşımaktadır. Buna göre yukarıda anlatılanların tamamı Allah’ın ilminde mevcuttur.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 148-151