Ayet
-
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ اَنْ يُؤْمِنُٓوا اِذْ جَٓاءَهُمُ الْهُدٰٓى اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَبَعَثَ اللّٰهُ بَشَراً رَسُولاً
﴿٩٤﴾
-
قُلْ لَوْ كَانَ فِي الْاَرْضِ مَلٰٓئِكَةٌ يَمْشُونَ مُطْمَئِنّٖينَ لَنَزَّلْنَا عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَٓاءِ مَلَكاً رَسُولاً
﴿٩٥﴾
-
قُلْ كَفٰى بِاللّٰهِ شَهٖيداً بَيْنٖي وَبَيْنَكُمْؕ اِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهٖ خَبٖيراً بَصٖيراً
﴿٩٦﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
“Kurtuluş rehberi” diye çevirdiğimiz hüdâdan maksat vahiy bilgisidir (Taberî, XV, 166; Zemahşerî, II, 375). Bu âyetlerden anlaşıldığına göre putperestlerin Hz. Peygamber’e inanmamalarının bir sebebi de, onun melek benzeri bir varlık değil kendileri gibi bir insan olmasıydı. Halbuki onlar, peygamberlerin insan üstü olması gerektiğini düşünüyorlar; Allah’ın, peygamberleri insanların kendi varlık türlerinden göndermesindeki hikmeti anlayamıyorlardı. Eğer yeryüzünde melekler yaşasaydı iletişim kurabilmeleri için Allah onlara elçi olarak melek gönderirdi. Ama Allah insanlara peygamber olarak melek gönderseydi onu göremezler, kendi dilleriyle iletişim kuramazlar, sonuçta risâletin hedefi gerçekleşemezdi.
96. âyet, davet ve tebliğin bütün açıklığına, ikna ediciliğine rağmen müşriklerin red ve inkârda inat etmeleri, küstahça tavırlarını sürdürmeleri karşısında Peygamber’e güven telkin ederken inkârcılara da bu anlamsız tavırlarının Allah tarafından bilindiği hatırlatılarak bir defa daha uyarıda bulunulmaktadır.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 522