Ayet
-
وَمَا يَتَّبِعُ اَكْثَرُهُمْ اِلَّا ظَناًّؕ اِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنٖي مِنَ الْحَقِّ شَيْـٔاًؕ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
﴿٣٦﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Zan kelimesini, “kesin delile dayanmayan görüş; aksi de muhtemel olan kanaat” gibi değişik şekillerde tarif edenler olmuştur (bk. Râzî, XVII, 92; Cürcânî, et-Ta‘rîfât, “Zan” md.). Taberi, âyetteki hak kelimesini “kesin bilgi” (yak^n), zannı da “kuşku” (şek) olarak açıklamıştır (XI, 114). Buna göre müşriklerden çoğunun dinî konulardaki inançları, kesinlikten uzak, ihtimalli ve kuşkulu kanaatlerden ibaretti. Halbuki imanda kuşku ve ihtimale yer olamaz. Âyetten anlaşıldığına göre bazı müşrikler aslında Allah’ın birliği, Hz. Muhammed’in peygamberliği, âhiret hayatı gibi temel itikadî konularda Peygamber’in bildirdiklerinin doğruluğunu; putlarının işe yaramaz nesneler olduğunu biliyorlardı; ne var ki, mevki ve itibarlarının sarsılacağı, menfaatlerinin zedeleneceği gibi kaygılarla bunları muhafaza ediyor, İslâm’a ve Resûlullah’a karşı düşmanlık besliyorlardı.
Âyetteki “Zan hiçbir şekilde hakkın yerini tutamaz” sözü, genel ve evrensel bir ilmî kuralı ifade etmektedir. Bu ifadeyle dolaylı olarak Kur’an yolundan gidenlerden inanç, düşünce, bilgi ve hayatlarını her türlü safsatadan, hurafeden vb. temelsiz anlayışlardan arındırarak gerçekler üzerine kurmaları istenmektedir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 101