Ayet
-
فَمَٓا اُو۫تٖيتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَمَا عِنْدَ اللّٰهِ خَيْرٌ وَاَبْقٰى لِلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَلٰى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَۚ
﴿٣٦﴾
-
وَالَّذٖينَ يَجْتَنِبُونَ كَـبَٓائِرَ الْاِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ وَاِذَا مَا غَضِبُوا هُمْ يَغْفِرُونَۚ
﴿٣٧﴾
-
وَالَّذٖينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَࣕ وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْࣕ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۚ
﴿٣٨﴾
-
وَالَّذٖينَ اِذَٓا اَصَابَهُمُ الْبَغْيُ هُمْ يَنْتَصِرُونَ
﴿٣٩﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Bireylerinin çoğu, başta inanç alanı olmak üzere birçok konuda bağnaz bir tutum sergiledikleri ve karanlık bir zihniyeti temsil ettikleri için Câhiliye toplumu olarak nitelenen sosyal yapıda köklü bir değişim meydana getirerek insanlık için örnek bir nesil ortaya çıkarmayı hedefleyen Kur’an, bu âyetlerde, daha Mekke dönemindeyken, imanın aksiyona dönüşmesini istemekte, kişinin hem Allah’a karşı vecîbelerini yerine getirirken hem de başkalarıyla ilişkilerini düzenlerken vazgeçemeyeceği bazı hayat düsturları vermektedir. Her şeyden önce insan bu dünyada sahip olduğu imkânlara kendi hünerinin ürünü olarak bakmamalı, bunların kendisine “verilmiş” olduğunu iyi kavramalı, bunların geçici, Allah katındakilerin ise kalıcı olduğunu, kalıcı nimetleri hak etme yolunun da imandan ve Allah’a dayanıp güvenmekten geçtiğini unutmamalıdır. Bu yolda güvenli bir yürüyüş için esas alınması gereken bazı ilkelere 37-39. âyetlerde, övgüye lâyık müminlerin örnek davranışlarını tanıtma tarzında işaret edilmiştir: İnsan –başka birçok âyette belirtildiği üzere– şeytanın sürekli telkinleri altında olup günaha ve hayâsızlığa zorlanmaktadır; iyi mümin günah konusunda kendisinden emin olan değil, iradesini kullanıp olabildiğince bunlardan –özellikle büyük günahlardan– kaçınmaya çalışan kimsedir. İnsan, tabiatı gereği öfkelenebilir; erdemlilik asla öfkelenmemek değil böyle bir durumda öfkesine mağlûp olmamak, gerektiğinde özveride bulunabilmek ve bağışlayıcı davranabilmektir (bu konuda bk. Âl-i İmrân 3/134). Rabbinin çağrısına uymak yani Allah ve resulünün bildirdiklerine, başka faktörlerin etkisiyle değil, içtenlikle bağlılık göstermek, kulluk görevini ihmal etmemenin somut göstergesi olarak namazı özenle kılmak, meselelerin çözülmesinde istişare yolunu izlemek, kendilerine verilen imkânları başkalarıyla paylaşmaktan sevinç duymak, haksız saldırılara karşı ortak tavır almak da iyi müminin vasıfları arasında sayılmıştır. Öfkelendiğinde bağışlayıcı olmak bir erdem olduğu gibi haksız tecavüze karşı direnme de bir erdemdir (Şevkânî, IV, 618-619; günah çeşitleri ve büyük günah hakkında bilgi için bk. Nisâ 4/31. “Hayasızlıklar” diye çevrilen ve fâhişe kelimesinin çoğulu olan fevâhiş, “çirkin işler, kötülükler” şeklinde de tercüme edilebilir, bilgi için bk. Âl-i İmrân 3/135; En‘âm 6/151; Şûrâ ve istişâre hakkında bilgi için bk. Âl-i İmrân 3/159).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 753-754