Ayet
-
وَالَّذٖينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهٖٓ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهُ حَفٖيظٌ عَلَيْهِمْؗ وَمَٓا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكٖيلٍ
﴿٦﴾
-
وَكَذٰلِكَ اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ قُرْاٰناً عَرَبِياًّ لِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَا وَتُنْذِرَ يَوْمَ الْجَمْعِ لَا رَيْبَ فٖيهِؕ فَرٖيقٌ فِي الْجَنَّةِ وَفَرٖيقٌ فِي السَّعٖيرِ
﴿٧﴾
-
وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَهُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰكِنْ يُدْخِلُ مَنْ يَشَٓاءُ فٖي رَحْمَتِهٖؕ وَالظَّالِمُونَ مَا لَهُمْ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصٖيرٍ
﴿٨﴾
-
اَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهٖٓ اَوْلِيَٓاءَۚ فَاللّٰهُ هُوَ الْوَلِيُّ وَهُوَ يُحْـيِ الْمَوْتٰىؗ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدٖيرٌࣖ
﴿٩﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
İnkârcılıkta direnenlerin bu tutumlarının sonucuna katlanmak durumunda oldukları ve yüce Allah’ın dünya hayatını böyle bir irade sınavı için var ettiği hatırlatılmakta, müşriklerin iman etmeleri ve kurtuluşa ermeleri için gayret gösterdikleri halde tam sonuç alamayan Hz. Peygamber ve ona gönülden bağlanan müminler teselli edilmektedir.
6, 8 ve 9. âyetlerde geçen velî (çoğulu: evliyâ) kelimesi “dost, koruyucu, hâmi, destekçi, kendisine uyulan önder” gibi mânalara gelir. Kur’an’da sıkça kullanılan bu kelimeye bağlama göre bu ve benzeri mânalardan biri verilebilir (meselâ bk. A‘râf 7/3, 30; Hûd 11/20, 113; İsrâ 17/97; Ankebût 29/41. Allah’ı dost edinmenin anlamı hakkında bk. Bakara 2/257; Nisâ 4/125; En‘âm 6/14).
7. âyette geçen ve “anakent, yerleşim yerlerinin merkezi” anlamlarına gelen ümmülkurâ tamlaması Kur’an’da Mekke şehrini ifade etmek için kullanılır (bk. Âl-i İmrân 3/96-97; En‘âm 6/92). Âyetin “çevresindekiler” diye çevrilen kısmını Araplar’la sınırlandırarak yorumlayanlar olmuşsa da (meselâ bk. Zemahşerî, III, 397), birçok müfessir İslâm tebliğinin evrenselliğine dikkat çekerek burada bütün insanların kastedildiğini savunur (meselâ bk. Râzî, XXVII, 147-148. Kur’an-ı Kerîm’in Arap dilinde indirilmiş olması konusunda bk. Yûsuf 12/2; Ra‘d 13/37; Nahl 16/103; Zümer 39/28).
Kur’an-ı Kerîm’de farklı bağlamlarda, hem “insanlar başlangıçta tek bir ümmet idi” anlamına hem de 8. âyette olduğu gibi “Allah dileseydi insanları (aynı inançta) tek bir ümmet kılardı” mânasına gelen ifadeler yer alır (bunların izahı için bk. Bakara 2/213; Mâide 5/48; Yûnus 10/19; Hûd 11/118; Nahl 16/93; ümmet kavramı hakkında bk. Bakara 2/128). Burada âyet kümesinin genel amacı doğrultusunda, Resûlullah’a ve müminlere, insanların bir sınavdan geçmekte olduğu, hür iradeleriyle hareket ettikleri, bu sebeple de herkesin aynı çizgi üzerinde bulunmadığı bildirilmektedir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 730-731