Ayet
-
اِنْ اَنْتَ اِلَّا نَذٖيرٌ
﴿٢٣﴾
-
اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشٖيراً وَنَذٖيراًؕ وَاِنْ مِنْ اُمَّةٍ اِلَّا خَلَا فٖيهَا نَذٖيرٌ
﴿٢٤﴾
-
وَاِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِمْۚ جَٓاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُنٖيرِ
﴿٢٥﴾
-
ثُمَّ اَخَذْتُ الَّذٖينَ كَفَرُوا فَكَيْفَ كَانَ نَكٖيرِࣖ
﴿٢٦﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Bu âyetlerde kendisine, ilâhî mesajı bütün insanlığa ulaştırma gibi ağır bir görev yüklenmiş olan ve yakın çevresindeki birçok insanın şirk batağından çıkmamak için direndiklerini gördüğünden ruhen daralmış bulunan Resûl-i Ekrem teselli edilmekte, onun, insanları uyarmakla görevli olduğu ve herkesi imana getirmek gibi bir vazifesinin bulunmadığı bildirilmekte, önceki peygamberlerin durumları hatırlatılarak mâneviyatını yüksek tutması istenmektedir.
24. âyetin son cümlesi, ilâhî mesajın ve tevhid çağrısının bütün insanlığı kapsayacak biçimde peygamberler vasıtasıyla ulaştırıldığını ifade etmektedir. Her topluluğa Allah tarafından bir uyarıcı gönderilmiş, uzun veya kısa bir süre uyarıcının mesajı korunmuş, sonra unutulmuş (araya fetret yani mesajın unutulduğu, bozulduğu bir süre girmiş), arkadan yeni bir uyarıcı gönderilmiştir. Burada bu ifadeye yer verilmesindeki maksat iki şekilde açıklanabilir: a) Kendi toplumunda şiddetli baskı ve eziyetlere mâruz kalan Resûl-i Ekrem’e önceki peygamberlerin de benzeri durumlarla karşılaştığını hatırlatıp ona direnme gücü aşılamak (ki 25. âyet bu yorumu destekler niteliktedir), b) Hz. Muhammed’in daha önce hiç karşılaşılmamış bir görev iddiasıyla ortaya çıkmış olmadığına dikkat çekmek ve böylece Kur’an’ın muhataplarını kendilerini bağlayan bir argüman üzerinde düşünmeye çağırmak. Bu durumda onlara düşen, peşinen reddetmek yerine onun gerçek bir peygamber olup olmadığını araştırmak olacaktır (Râzî, XXVI, 18).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 462