Ayet
-
وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفٖينَۙ
﴿١﴾
-
اَلَّذٖينَ اِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَؗ
﴿٢﴾
-
وَاِذَا كَالُوهُمْ اَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَؕ
﴿٣﴾
-
اَلَا يَظُنُّ اُو۬لٰٓئِكَ اَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَۙ
﴿٤﴾
-
لِيَوْمٍ عَظٖيمٍۙ
﴿٥﴾
-
يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمٖينَؕ
﴿٦﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
“Vay haline!” diye çevirdiğimiz veyl kelimesi, “ağır zarar, kötülük, hüzün, azap, helâk” gibi anlamlara gelen ve kınama amaçlı kullanılan bir deyimdir (Elmalılı, VIII, 5648). Ayrıca hadislerde cehennemdeki bir vadinin ismi olduğu da bildirilmiştir (Tirmizî, “Tefsîr”, 22; Müsned, III, 75). Râgıb el-İsfahânî’ye göre bu kelimenin cehennemdeki bir vadiye isim verilmesi, mecazi anlamda olup, esasında “veyl”e muhatap olanların cehennem azabına uğrayacaklarını ifade eder (bk. el-Müfredât, “vyl” md.).
“Ölçü ve tartıyı eksik yapanlar” anlamındaki mutaffifîn, mutaffif kelimesinin çoğuludur. 2-3. âyetlerdeki açıklamaya göre “alırken fazla fazla, verirken eksik ölçenler” mânasına gelir. Bu sebeple 1-3. âyetlerde bir taraftan eksik ölçüp tartanlar yaptıkları işin çirkinliğinden dolayı kınanırken diğer taraftan böylesine çirkin bir işe kalkışanların âhirette cezalandırılacağına dikkat çekilmektedir. Burada ölçü ve tartı örnek bir işlem olup daha genel olarak insanların, kendi haklarını gözettikleri kadar sorumluluklarını da özenle yerine getirmeleri gerektiği vurgulanmakta, hakka hukuka konu olan her işlemde doğruluk ve adaleti titizlikle korumaları istenmektedir (Ebü’l-Kāsım el-Kuşeyrî’nin bu yöndeki bir yorumu için bk. Râzî, XXXII, 91).
Sûrenin Medine’de indiğini söyleyen müfessirler İbn Abbas’tan şöyle bir rivayet naklederler: Hz. Peygamber Medine’ye geldiği zaman Medineliler ölçü ve tartıda hile yapıyorlardı. O sıralarda bu âyetler indirildi; onlar da bundan sonra kendilerini düzelttiler (Taberî, XXX, 58; Zemahşerî, IV, 229; Râzî, XXXI, 88). Kanaatimizce bu rivayeti, Resûlullah’ın, Medine’ye geldiği zaman ticaretle uğraşan birtakım insanların ölçü ve tartıyı eksik yaptıklarını görünce, daha önce Mekke döneminde inmiş olan bu âyetleri onlara tebliğ ettiği şeklinde anlamak daha isabetli olur. Âyetlerin iniş sebebi özel bir olay olsa da genel anlamda iş ve ticaret hayatında doğruluk ve dürüstlükten sapmanın çirkinliğine dikkat çekilmiş, bencillik ve başkalarını aldatma gibi ahlâka aykırı duygu ve davranış içinde olanlar kınanıp uyarılmıştır. Ölçü ve tartının adaletle yapılmasını emreden başka âyetler de vardır (meselâ bk. En‘âm 6/152; İsrâ 17/35; Rahmân 55/8-9). Âyetler bu emirlere uyulmadığı takdirde dünyada ilahî kınamaya mâruz kalma, âhirette de şiddetli bir azaba uğramanın kaçınılmaz olduğunu anlatır.
4. âyette, ölçü ve tartıda hile yapan kimselerin yeniden dirilişe kesin olarak inanmaları bir yana, bunu muhtemel görmeleri halinde bile bu sahtekârlığa cüret etmelerinin mümkün olmadığına dikkat çekilmektedir (Elmalılı, VIII, 5652). 5. âyette ifade edilen “büyük gün”den maksat kıyamet günüdür. Öldükten sonra dirilme, hesap, ceza, cennetliklerin cennete, cehennemliklerin cehenneme girmeleri gibi büyük olayların yaşanacağı gün olduğu için ona “büyük gün” denilmiştir (Şevkânî, V, 463). Nitekim 6. âyette o gün bütün insanların hesaba çekilmek üzere diriltilip âlemlerin rabbinin huzuruna çıkarılacakları ifade buyurularak uhrevî yargı ve hesap sırasında hiçbir kimsenin hiçbir kötülüğünün gizli kalmayacağı, hepsinin tek tek hesabının sorulacağı vurgulanmıştır.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 573-574