Fussilet Suresi - 11 . Ayet Tefsiri

Ayet


  • ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَى السَّمَٓاءِ وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْاَرْضِ ائْتِيَا طَوْعاً اَوْ كَرْهاًؕ قَالَـتَٓا اَتَيْنَا طَٓائِعٖينَ
    ﴿١١﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾11﴿
Dahası O, duman halinde olan semaya iradesini yöneltti; ardından ona ve arza, “İsteyerek veya istemeyerek (varlık sahnesine) gelin!” buyurdu. “İsteyerek geldik” dediler.

Tefsir (Kur'an Yolu)


“Geliniz” anlamındaki i’tiyâ fiili tefsirlerde göklerin ve yer kürenin yaratılmasını, oluşmasını (tekvîn) sağlayan ilâhî buyruk olarak mecazi anlamda yorumlanmıştır. Bu sebeple söz konusu fiili “(varlık sahnesine) gelin” şeklinde çevirdik. Nitekim âyetteki duhân kelimesi de bu buyruğun kozmik yaratılışı sağlayan bir buyruk olduğunu göstermektedir. Sözlükte “duman” anlamına gelen duhân kelimesi tefsirlerde “su buharı” olarak yorumlanmıştır (meselâ bk. Şevkânî, IV, 581). Bu yorum yanında bilimsel gelişmeler de dikkate alınarak söz konusu kelimenin hidrojen gazı olarak yorumlanması (Esed, III, 972) bugünkü bilgilere göre isabetli görünmektedir.

Önceki iki âyette yerkürenin yaratılışından ve nimetlerle donatılmasından söz edilmişti. Ancak bu âyetteki, “Ardından ona (semaya) ve arza, ‘İsteyerek veya istemeyerek (varlık sahnesine) gelin!’ dedi” cümlesi, arzın semadan önce yaratılmadığını göstermektedir. Şu halde 11. âyetin başındaki sümme” edatı sözlükte “sonra” anlamına gelmekle birlikte –Şevkânî (IV, 582) ve İbn Âşûr’un da (XXIV, 245) haklı olarak belirttikleri gibi– bu bağlamda zaman yönünden sonralığı değil, semanın yaratılmasının, arzın yaratılmasına göre daha büyük bir önem taşıdığını göstermektedir. Bu yüzden sümme” kelimesini, “dahası” şeklinde çevirmeyi uygun bulduk. Esasen yerin ve göklerin yaratılması aynı anda olmadığı için ikisine “gelin, buyurdu” cümlesini, her birini yaratmayı murat ettiğinde, “ol, varlığa gel” dedi, onlar da var oldular, şeklinde anlamak gerekir.

“Boyun eğerek geldik dediler” cümlesi, yaratılışın her alanında olduğu gibi göklerin ve yerin yaratılmasında da Allah’ın irade ve kudretinin mutlak sûrette geçerli olduğunu, buyruğunun gerçekleşmemesi diye bir durumun düşünülemeyeceğini ifade eden temsilî bir anlatım olarak da yorumlanmıştır (Şevkânî, IV, 581).


Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 693-694
Fussilet Suresi Ayet Listesi
Sesli ve Görüntülü Yayınlar
  • Diyanet TV

  • Diyanet Kur'an Radyo

  • Diyanet Radyo

  • Diyanet Haber

  • Diyanet Yayınları