Ayet
-
قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ قُلِ اللّٰهُؕ قُلْ اَفَاتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِهٖٓ اَوْلِيَٓاءَ لَا يَمْلِكُونَ لِاَنْفُسِهِمْ نَفْعاً وَلَا ضَراًّؕ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْاَعْمٰى وَالْبَصٖيرُۙ اَمْ هَلْ تَسْتَوِي الظُّلُمَاتُ وَالنُّورُۚ اَمْ جَعَلُوا لِلّٰهِ شُرَكَٓاءَ خَلَقُوا كَخَلْقِهٖ فَتَشَابَهَ الْخَلْقُ عَلَيْهِمْؕ قُلِ اللّٰهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
﴿١٦﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Hz. İbrâhim zamanından itibaren Arap yarımadasında Allah’ın birliği inancı yerleşmişti; ancak zamanla bu inançtan sapılmış, putperestlik yaygın bir hal almıştı. Bununla birlikte, Araplar evreni Allah’ın yarattığına inanıyor ve bunu ifade ediyorlardı. Fakat onlara göre insan doğrudan Allah’a ibadet edecek nitelikte olmadığı için kendilerini Allah’a yaklaştıracağına inandıkları aracı tanrılar edinip onlara tapıyor ve onlardan yardım istiyorlardı (Zümer 39/3). Allah Teâlâ misaller getirerek, sorular sorarak akılların işletilmesini istemekte, gerçeği gösteren bunca delili görmeyen müşrikleri köre, görüp ibret alan müminleri gören kimseye, küfür ve cehaleti karanlıklara, ilim ve imanı da aydınlığa benzeterek hem inkârın psikolojik sebeplerine ışık tutmakta hem de müşrikleri uyarmaktadır.
İnsanların meydana getirdiği en üstün sanat eseri dahi önceden Allah tarafından yaratılmış olan unsurların yeni bir terkip içerisinde bir araya getirilmesinden ibarettir. Oysa Allah yoktan yaratmaktadır; Allah’ın yaratmasıyla kulların –mecazi mânada– yaratması arasında mahiyet bakımından fark vardır; gerçek anlamıyla yaratma gücüne sahip olan sadece Allah Teâlâ’dır. Bu sebeple kendisine ibadet edilmeye, dua ve niyazda bulunulmaya lâyık olan da O’dur.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 282