Ayet
-
هَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّٓا اَنْ تَأْتِيَهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَوْ يَأْتِيَ رَبُّكَ اَوْ يَأْتِيَ بَعْضُ اٰيَاتِ رَبِّكَؕ يَوْمَ يَأْتٖي بَعْضُ اٰيَاتِ رَبِّكَ لَا يَنْفَعُ نَفْساً اٖيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ اٰمَنَتْ مِنْ قَبْلُ اَوْ كَسَبَتْ فٖٓي اٖيمَانِهَا خَيْراًؕ قُلِ انْتَظِرُٓوا اِنَّا مُنْتَظِرُونَ
﴿١٥٨﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Önceki bazı âyetlerde geçtiği üzere (bk. 8-9, 37, 50, 58, 111, 124) müşrikler, İslâm’ın hak din olduğunu kanıtlayan açık seçik delillerle yetinmeyerek, akıllarınca Hz. Peygamber’i güç durumda bırakmak için daha başka delillerin gösterilmesini istiyorlardı.
Klasik tefsirlerde genellikle buradaki “bazı âyetler” ifadesi kıyamet alâmetleri (eşrât-ı sâat) şeklinde tefsir edilmiştir. Ancak bu âyetlerden, Cenâb-ı Hakk’ın kudretinin tecellilerinden olan ölüm hadiselerinin kastedildiğini düşünmek de mümkündür (Ateş, III, 267). “Rabbin gelmesi”nden maksat, O’nun azabının gelmesi, vuku bulması veya Allah’ın mahşerde hüküm vermesidir. Kıyamet alâmetlerinin zuhurundan sonra veya sekerât-ı mevt denilen ölüm anında artık yükümlülük zamanı geçmiş ve sorumluluk dönemi başlamış olduğundan, bundan önce iman etmemiş “yahut inancı kendisine iyilik kazandırmamış” yani imanını sâlih amellerle bütünleştirip yararlı hale getirmemiş (İbn Atıyye, II, 367) kişinin o andan itibaren inandığını ifade etmesi kendisine bir fayda sağlamayacaktır (âyetin bu kısmıyla ilgili olarak mezheplerin farklı tefsir ve görüşleri hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Elmalılı, III, 2104-2109; İbn Âşûr, VIII, 186-1191).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 492-493