Ayet
-
قُلْ اِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّيَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَالْاِثْمَ وَالْبَغْيَ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَاَنْ تُشْرِكُوا بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهٖ سُلْطَاناً وَاَنْ تَقُولُوا عَلَى اللّٰهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ
﴿٣٣﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Önceki âyetlerde helâl nimetleri haram saymanın yanlışlığına işaret edildikten sonra burada da Allah’ın asıl haram kıldığı şeylerin neler olduğu özetle belirtilmektedir. Buna göre Allah yalnızca, başta zina ve fuhuş olmak üzere, açık ve gizli kötülükleri, ahlâksızlıkları; başkalarının malına, canına, namus ve şerefine karşı saldırıyı; Allah’ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmayı yani aslı esası bulunmadığı apaçık ortada olduğu halde birtakım varlıkları tanrılaştırmayı ve nihayet Allah hakkında herhangi bir doğru bilgi ve delile dayanmadığı halde “Allah şunu helâl kıldı, bunu haram kıldı” gibi rastgele sözler sarfetmeyi yasaklamıştır.
Son iki âyet, bir bakıma, 29. âyetteki “Rabbim adaleti (kıst) emretti” meâlindeki bölümün açıklamasıdır. Zira kıst hem “adalet” hem de “itidal, denge, ölçü” anlamına gelir. Böylece bu iki âyet, bir adalet ve itidal dini olan İslâm’ın, aşırı yasakçılığı da aşırı serbestliği de onaylamadığını; esasen temiz fıtratlı ve aklıselim sahibi her insanın doğru, iyi, hoş ve faydalı bulduğu maddî ve mânevî şeyleri kullandığını; yanlış, kötü, çirkin ve zararlı bulduğu şeylerden de kaçındığını ortaya koymaktadır. Kur’an’da veya hadislerde İslâm dininin “sırât-ı müstakîm” (En‘âm 6/161; Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 14), “Hanîf dini” (Yûnus 10/105; Rûm 30/30), “semâhat (hoşgörü ve kolaylık) dini” (Buhârî, “Îmân”, 29; Müsned, VI, 116, 233) gibi denge, gerçekçilik ve kolaylık ifade eden niteliklerle anılması da buradan ileri gelmektedir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 520