Ayet
-
قُلْ اَمَرَ رَبّٖي بِالْقِسْطِࣞ وَاَقٖيمُوا وُجُوهَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَادْعُوهُ مُخْلِصٖينَ لَهُ الدّٖينَؕ كَمَا بَدَاَكُمْ تَعُودُونَؕ
﴿٢٩﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
Bir önceki âyette kendi yanlış inanç ve uygulamaları, bâtıl gelenekleri hakkında “Allah bize bunu emretti” diyenler ve böylece “Allah hakkında bilgisizce konuşanlar” kınanmıştı. Çünkü o türlü geleneklere uymak gibi onları Allah’ın emri saymak da yanlış ve haksız bir tutumdur. Oysa Allah peygamberine ve onun şahsında bütün insanlığa “adaleti emretmiştir.” Adalet, inançta ve yaşayışta doğruluğu, dengeli ve ölçülü olmayı gerektirir. Bunun için İbn Abbas bu âyetteki kıst (adalet) kelimesini “lâ ilâhe illallah”, yani “Allah’tan başka tanrı bulunmadığını kabul ve ikrar etmek” şeklinde yorumlamıştır (Râzî, XIV, 57; Şevkânî, II, 228). Bir âyette de (Lokmân 31/13) “O’na ortak koşmak kesinlikle çok büyük bir haksızlıktır” buyurulmuştur. Şu halde Allah adaleti yani doğruluk ve dürüstlüğü, gerçek ne ise ona inanıp onu söylemeyi ve onu uygulamayı emretmiştir. Yine buyurmuştur ki, insanlar atalarını putlaştırmasın; onlardan kalma çirkinlikleri, yanlış fikirleri, bozuk gelenekleri din gibi kutsallaştırmasın; görünüşteki değerleri, varlık ve mevkileri ne olursa olsun, yoldan sapmışlara kul olmasın; günah ve isyan yuvalarının müdavimleri olmasın. Aksine, şöyle hitap etmiştir: “(Ey insanlar!) Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O’na çevirin, kendisine içten bir inanç ve bağlılıkla O’na yalvarın! Başlangıçta sizi O yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.” Âyetin bu son kısmı, insanların tuttuğu yolun, Mekkeli putperestlerinki gibi “fahişe” mi, yoksa “adalet” yolu mu olduğu hususunun sonunda mutlaka ortaya çıkacağı ve herkesin hesabının ona göre yapılacağı uyarısını da içermektedir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 516-517