Ayet
-
وَقَطَّعْنَاهُمُ اثْنَتَيْ عَشْرَةَ اَسْبَاطاً اُمَماًؕ وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اِذِ اسْتَسْقٰيهُ قَوْمُهُٓ اَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَۚ فَانْبَجَسَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناًؕ قَدْ عَلِمَ كُلُّ اُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْؕ وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَاَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوٰىؕ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْؕ وَمَا ظَلَمُونَا وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
﴿١٦٠﴾
-
وَاِذْ قٖيلَ لَهُمُ اسْكُنُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ وَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ وَقُولُوا حِطَّةٌ وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّداً نَغْفِرْ لَكُمْ خَطٖٓيـَٔاتِكُمْؕ سَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ
﴿١٦١﴾
-
فَبَدَّلَ الَّذٖينَ ظَلَمُوا مِنْهُمْ قَوْلاً غَيْرَ الَّذٖي قٖيلَ لَهُمْ فَاَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِجْزاً مِنَ السَّمَٓاءِ بِمَا كَانُوا يَظْلِمُونَࣖ
﴿١٦٢﴾
Meal (Kur'an Yolu)
Tefsir (Kur'an Yolu)
İlk âyetin metnindeki esbât kelimesi “torun” anlamındaki sıbt kelimesinin çoğulu olup burada Hz. Ya‘kūb’un on iki oğlundan gelen nesilleri ifade etmek üzere “boy, oymak” mânasında kullanılmıştır. Tevrat’ta verilen bilgilere göre (Tekvîn, 32/28; 35/9-15) Ya‘kūb, İsrâil adıyla da anılmış; onun soyundan gelen bu on iki kuşağa İsrâiloğulları denildiği gibi, Ya‘kūb’un on iki oğlundan dördüncüsü olan Yuda veya Yahuda’nın ismine nisbetle yahudi de denilmiştir. 161. âyetteki şehirden maksat da Kudüs’tür.
Âyetlerde, Mûsâ İsrâiloğulları’nı kendilerine vaad edilen topraklara götürürken kırk yıl boyunca dolaştıkları Sînâ çölünde çektikleri sıkıntılarından, Allah’ın onlara verdiği bazı nimetlerden söz edilmekte; onların bu nimetlere şükür mahiyetinde iyilik etmeleri gerekirken içlerinden bir kısmının haksızlık ve nankörlük yolunu tutup sözü değiştirdiklerine yani Allah’ın buyruklarını bozmaya kalkışarak kendilerine söylenenlerin tersini yaptıklarına, sonuçta zulüm ve günahkârlıkları yüzünden ağır bir musibetle cezalandırıldıklarına işaret edilmektedir (geniş bilgi için bk. Bakara 2/57-61).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 611