Sûre Mekke’de Câsiye’den sonra, Zâriyât’tan önce indirilmiştir. İbn Âşûr’un tesbitine göre (XXIV, 6) bu sûre, peygamberlik geldikten iki yıl sonra vahyedilmiştir.
Meşhur adı Ahkåf’tır. “Kum tepeleri” mânasına gelen bu kelime yalnızca bu sûrenin 21. âyetinde geçtiği için ismi de Ahkåf olmuştur.
Hâ-mîm ile başlayan diğer sûrelerdeki gibi bunun da başında Kur’an-ı Kerîm’e dikkat çekilmekte; bu kitabı, sonsuz güç ve hikmet sahibi Allah’ın vahyettiği kesin ve açık bir ifadeyle açıklanmaktadır. Araya diğer konular girmekle beraber sûre boyunca bu temanın işlenmesine devam edilmekte, daha önce de ilâhî kitapların geldiği, bunları tebliğ eden peygamberlere karşı, son peygambere yapılan şeylerin yapıldığı bildirilmekte, çeşitli kanıtlar ortaya konarak Kur’an’ın Allah kelâmı olduğu ispat edilmektedir. Sûrenin bu ana konusu dışında şu hususlara da temas edilmektedir:
1. Tek yaratanın Allah olduğu ve O’nun her şeyi bir hikmetle yarattığı.
2. İman etmeyi kolaylaştıran deliller, akıl yürütme şekilleri.
3. İman ve istikametin meyvesi.
4. İnsanın ameli yani yapıp ettikleri, eserleri ile derecesi arasındaki paralellik.
5. Aile fertlerinin karşılıklı hak ve ödevleri.
6. Âd kavmi ile peygamberleri arasında geçenlerin ibret için hatırlatılması.
7. Cinlerin Kur’an’ı dinlemeleri ve imana davet edilmeleri.
8. Başta yaratan ve insana can veren Allah’ın, ölenleri diriltmeye de kadir olduğunun, diriltmeyi takip eden zamanda inkârcıların başlarına geleceklerin hatırlatılması.