2. Vahiy
Sözlükte vahiy “süratlice ve gizlice bildirmek”tir. Bu kelimenin, “üstü kapalı sözle, söz sayılmayan seslerle, organların işaretleriyle, yaratılışta belli bir bilgi ve beceriyi varlığın özelliği kılmakla, yazıyla ve şeytan, cin gibi maddî olmayan şuurlu varlıkların zihinlere soktukları hayal ve fikirlerle (vesvese) bildirme” gibi anlamlarda kullanımları da vardır._b_
Terim olarak vahiy, “Allah’ın peygamberlerine ulaştırdığı sözü, kelimesi, kelâmıdır. Yine Allah’ın kendisine yakın kullarına (velî) ya doğrudan veya melekler aracılığı ile ulaştırdığı bilgiler ve sözler için de –aşağıda örneği görüleceği gibi– vahiy kelimesinin kullanıldığı olmuştur. Ancak bunlar için yaygın olarak ilham terimi kullanılır. İlhamın değeri sübjektiftir; Peygamber’e gelen vahye aykırı olmamak şartıyla kime gelmişse onun için geçerli ve dayanak olabilir (Sadrüşşerîa, et-Tavdîh, II, 15)._b_
Kur’an’da vahiy ve aynı kökten fiiller, “vahyetmek, ilâhî sözü, bilgiyi ulaştırmak” mânasında çok sayıdaki âyette kullanılmaktadır. Vahyin birden fazla şekli vardır:_b_
a) Vahiy meleği Cebrâil belli bir şekle –meselâ bir insan şekline– girerek gelir, başkalarının da duyup anlayacağı tarzda ilâhî sözü peygambere ulaştırır ya da kendine mahsus şekliyle yalnızca peygambere görünür ve sözü onun işitmesine uygun olarak kendisine ulaştırır. Hadis kitaplarının vahyi anlatan bölümlerinde bu vahiy tarzının örneklerinden bahsedilmiştir._b_
b) Hz. Mûsâ’ya Tûrisînâ’da ve mukaddes vadide gelen vahiyde olduğu gibi, ulaştıran görünür bir aracı olmaksızın ilâhî söz işitilir (Meryem 19/52; Kasas 28/46; Tâhâ 20/12). Bu tarz bir vahye mi‘racda Hz. Peygamber de muhatap olmuştur._b_
c) Söz kalbe ve zihne doğrudan veya Cebrâil (Rûhulkudüs) aracılığıyla iletilir, gönderilir. Hz. Peygamber böyle bir iletişimi şu hadisinde dile getirmiştir: “Rûhulkudüs kalbime şu bilgiyi getirdi: Hiçbir kimse rızkını tüketmeden ölmeyecektir. Şu halde Allah’tan korkunuz ve rızkınızı güzel, meşrû yollardan talep ediniz. Rızkın gecikmesi sizi Allah’ın emirlerini çiğneyerek onu elde etmeye itmesin. Çünkü Allah’ın katında bulunanlar ancak O’na itaatle elde edilebilir” (Heysemî, Mecma‘u’z-zevâ’id, II, 71,72)._b_
d) “Mûsâ’nın annesine, ‘Başına bir şey gelmesinden endişe ettiğinde onu nehre bırak...’ diye vahyettik” (Kasas 28/7) meâlindeki âyette olduğu gibi Allah’ın iradesi ilham yoluyla bildirilir. Burada vahiy ilham mânasında kullanılmıştır._b_
e) “Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti...” (Nahl 16/68) âyetinde bildirildiği gibi Allah, bazı yaratıklarını belli bir bilgi ve beceriye programlamış, bu bilgi ve eylem biçimini onların tabiatlarının bir parçası, temel özelliği kılmıştır._b_
f) Rüya yoluyla bildirilir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Vahiy kesildi, sona erdi, geriye yalnızca mübeşşirât kaldı. Bu da doğru bilgi getiren rüyalardır, bunu mümin görür veya ona gösterilir” (Buhârî, “Ta‘bîr”, 20; Müslim, “Salât”, 207-208). Bu maddede geçen vahiy de ilham mânasındaki vahiydir. Hz. Peygamber’e vahiy sâdık (doğru çıkan) rüyalarla başlamıştır. Ancak onun gördüğü rüyaları diğer müminlerin gördükleri rüyalarla karıştırmamak gerekir. Çünkü Hz. Peygamber’in vahiy mahiyetindeki rüyasının sabah aydınlığı gibi açıkça doğru çıktığı hadiste bildirilmiştir (Buhârî, “Bed’ü’l-vahy”, 3; ayrıca bk. İbn Kayyim, Zâdü’l-me’âd, I, 78-80)._b_
Şûrâ sûresinin 51. âyeti, vahyin yukarıda geçen bütün şekillerini ihtiva etmektedir: “Herhangi bir insanla Allah’ın konuşması ancak vahiy ile veya perde arkasından ya da bir elçi gönderip izniyle dilediğini vahyetmesi şeklinde olabilir.” İlham ve rüya yoluyla olanlar “vahiy ile” kısmına girer. Programlama insana değil diğer bazı varlıklara ait olmakla beraber bunun için “Rabbin bal arısına ilham etti” (evhâ) ifadesi kullanıldığından (Nahl 16/68), o da bu kategoriye dahildir. Getireni görmeden sözü işitme şekli “perde arkasından” kısmına, Cebrâil’in belli bir şekle girerek ilâhî sözü ulaştırması “bir elçi gönderip...” kısmına aittir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “vhy” md.)._b_
Kur’an-ı Kerîm’de vahiy hem sözlük anlamında hem de terim olarak kullanılmıştır. Allah’ın vahyinin bütün çeşitlerini içine alan bir tanım vermek gerekirse “Vahiy, yüce yaratıcının genel olarak varlıkları, dilediği özelliklere ve hareket tarzlarına göre programlaması, özel olarak da insanlara ulaştırmak istediği ilâhî emir, yasak ve haberlerin tamamını vasıtalı veya vasıtasız bir tarzda, gizli ve süratli bir yolla peygamberlerine iletmesidir” demek mümkündür (ayrıca bk. Muhsin Demirci, Vahiy Gerçeği, s. 26-27)._b_
Vahiyde “gizlilik” ve “sürat” özellikleri vardır. Vahiydeki sürati, bilgisayarın bir tuşuna basarak kısa bir zaman parçası içinde ciltler dolusu bilgiyi yükleme, nakletme, kopyalama örneğine bakarak tasavvur edip anlamak mümkündür._b_
“Bilinmezlik” vasfı vahyin mahiyeti, ne ve nasıl olduğu konusuyla ilgilidir. Vahyin özel bir bilgi iletişim aracı olduğu bilinmekle beraber mahiyet ve keyfiyeti, neden ibaret olduğu, ilâhî sözün insana vahiy yoluyla nasıl intikal ettiği; konuşmak için dile, harfe, kelimeye ve sese ihtiyacı bulunmayan, konuşması insanın konuşmasına benzemeyen Allah’ın, kendi kelâmını peygamberlerine nasıl ilettiği ve bu kelâmın belli bir dile ait harf, kelime, cümle ve seslere nasıl dönüştüğü meçhuldür, gizlidir, sırdır; bu sırrın bilgisi sıradan insanlara verilmemiştir. Vahiy mahiyeti bakımından bilinemez olduğu gibi bu iletişimin oluşu, gerçekleşme keyfiyeti de gizlidir, üçüncü bir şahıs buna muttali olamaz._b_