Kur'an ,Meal ve Tefsir Okuma Alanı. Seslendirmek istediğiniz ayetin üzerine çift tıklayınız.
Şuarâ Suresi
369
19 . Cüz
40

Meal

“Sihirbazlar üstün gelirlerse -ki ümidimiz budur- herhalde onların yolundan gideriz.” 40﴿

Tefsir

Hz. Mûsâ’ya verilen mûcizeler karşısında şaşkına dönen Firavun, çevresindekilerin bundan etkilenmesini önlemek için Mûsâ’yı onlara becerikli, büyük bir sihirbaz olarak tanıtmaya çalıştı. Sihir yoluyla halkı tesir altına alıp yurtlarından çıkararak orada kendi hükümranlığını kurmak istediğini söyledi ve bunu önlemek için neler yapılabileceğine dair çevresindekilerin görüşlerine başvurdu. Onlar da ülkedeki bütün yetenekli sihirbazları toplayarak Mûsâ’ya karşı mücadele etmesini tavsiye ettiler. Bunun üzerine Firavun gereken emri verdi; ülkenin her tarafına görevliler gönderilerek sihirbazlar toplandı. Karşılaşma zamanı olarak da halkın bir araya toplandığı bayram günü kuşluk vakti tayin edildi (krş. Tâhâ 20/59). O dönemde Mısır’daki mevcut kültürde sihrin önemli yeri vardı; sihirbazlar bu kültürün rahipleri olarak saygın bir konuma sahipti. Dolayısıyla onların Hz. Mûsâ’ya galip gelmeleri, halkın gözünde bu konumlarını daha da pekiştirecekti. Bu sebeple devlet ileri gelenleri “Sihirbazlar üstün gelirlerse –ki ümidimiz budur– herhalde onların yolundan gideriz” diyerek halka moral vermeye çalıştılar (41-51. âyetlerin açıklaması için bk. A‘râf 7/113-126).
41

Meal

Sihirbazlar geldiklerinde Firavun’a, “Üstün gelen biz olursak herhalde bize bir ödül vardır, değil mi?” dediler. 41﴿

Tefsir

Sihirbazlar geldiklerinde Firavun’a, “Eğer üstün gelen biz olursak herhalde bize bir ödül vardır, değil mi?” dediler.
42

Meal

Firavun, “Evet”, dedi; “O takdirde gerçekten has adamlarımdan olacaksınız.” 42﴿

Tefsir

Firavun, “Evet”, dedi; “O takdirde gerçekten has adamlarımdan olacaksınız.”
43

Meal

Mûsâ sihirbazlara, “Ne atacaksanız atın!” dedi. 43﴿

Tefsir

Mûsâ sihirbazlara, “Ne atacaksanız atın!” dedi.
44

Meal

Bunun üzerine iplerini, değneklerini yere attılar ve dediler ki: “Firavun’un üstün gücü adına, elbette üstün gelen biz olacağız.” 44﴿

Tefsir

Bunun üzerine iplerini, değneklerini yere attılar ve dediler ki: “Firavun’un üstün gücü adına, elbette üstün gelen biz olacağız.”
45

Meal

Sonra Mûsâ da değneğini yere attı; bir de ne görsünler, onların düzmece nesnelerini yutuveriyor! 45﴿

Tefsir

Sonra Mûsâ da değneğini yere attı; bir de ne görsünler, onların düzmece nesnelerini yutuveriyor!
46

Meal

Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar. 46﴿

Tefsir

Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
47-48

Meal

“Âlemlerin rabbine, Mûsâ ve Hârûn’un rabbine iman ettik” dediler. 47-48﴿

Tefsir

“Âlemlerin rabbine, Mûsâ ve Hârûn’un rabbine iman ettik” dediler.
49

Meal

Firavun dedi ki: “Benim size izin vermemi beklemeden ona iman ediyorsunuz, öyle mi? Anlaşılan o, size sihri öğreten üstadınızmış! Ama şimdi göreceksiniz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!” 49﴿

Tefsir

Firavun dedi ki: “Benin size izin vermemi beklemeden ona iman ediyorsunuz, öyle mi? Anlaşılan o, size sihri öğreten üstadınızmış! Ama şimdi göreceksiniz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!”
50

Meal

“Zararı yok” dediler, “Nasıl olsa biz rabbimize dönüyoruz. 50﴿

Tefsir

“Zararı yok” dediler, “Nasıl olsa biz rabbimize dönüyoruz.
51

Meal

İlk iman edenler olduğumuz için rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını ­umuyoruz.” 51﴿

Tefsir

İlk iman edenler olduğumuz için rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”
52-60

Meal

Mûsâ’ya, “Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz” diye vahyettik. 52﴿ Firavun da asker toplamak üzere şehirlere adamlar gönderdi. 53﴿ (Adamlarına) “Bunlar, sayıları az, önemsiz bir topluluk; 54﴿ Fakat bize karşı nefretle doludurlar. 55﴿ Biz de kuşkusuz tedbirli, tek vücut bir topluluğuz” (dedi). 56﴿ Daha sonra onları (Firavun ve topluluğunu) bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve değerli bir konumdan mahrum ettik. 57-58﴿ İşte böyle. Bu nimetleri onların yerine İsrâiloğulları’na verdik. 59﴿ (Olaya gelince) Arkadan Firavun ve adamları gün doğarken onlara yetiştiler. 60﴿

Tefsir

Firavun ve kavmi, Hz. Mûsâ’ya iman edenlere uyguladıkları haksızlıklar sebebiyle birçok felâket ve musibete uğratıldılar; Mısır’da yıllarca kuraklık ve kıtlık oldu, büyük sıkıntılar çektiler. Hz. Mûsâ’ya başvurarak sıkıntılar kaldırıldığı takdirde İsrâiloğulları’na Mısır’dan çıkış izni vereceklerini söylediler. Mûsâ’nın duası üzerine Allah sıkıntıları giderdikçe sözlerinden döndüler (bk. A‘râf 7/130-135). Allah Teâlâ Hz. Mûsâ’ya İsrâiloğulları’nı Mısır’dan geceleyin gizlice çıkarmasını vahyetti. Mûsâ geceleyin kavmi ile birlikte yola çıktı. Durumu haber alan Firavun ve adamları İsrâiloğulları’nı takip edip imha etmeye karar verdiler. Firavun, İsrâiloğulları’nı rahatlıkla ezebileceğini ifade ediyordu. Çünkü onların düzenli orduları ve yetişmiş askerleri yoktu. Şehir ve kasabalara görevliler göndererek asker toplayıp harekete geçti. Filistin’e gitmek üzere yola çıkmış olan İsrâiloğulları Kızıldeniz’e gelmişlerdi. Güçlü ordusuyla onları takip etmekte olan Firavun bir gün sabahleyin güneş doğarken onlara yetişti.

Muhammed Esed 57 ve 58. âyetleri Firavun’un sözlerinin devamı gibi düşünerek onun İsrâiloğulları’nı Mısır’dan çıkardıklarını anlatan bir ifadesi olarak yorumlamışsa da, klasik müfessirler bu âyetleri bizim de tercih ettiğimiz anlamda, yani Allah’ın Firavun ve kavmi hakkındaki kelâmı olarak değerlendirmişlerdir (bk. Taberî, XIX, 78; Râzî, XXIV, 137).

“Firavun ve adamları gün doğarken onlara yetiştiler” diye tercüme ettiğimiz 60. âyete, “Firavun ve adamları onları doğu yönünde takip ettiler” şeklinde de mâna verilmiştir (bk. Şevkânî, IV, 98). Bu durum İsrâiloğulları’nın Mısır’ın doğusunda yer alan Kızıldeniz’e doğru gittiklerini, Firavun’un da bu istikamete yönelerek onları takip ettiğini ifade eder.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 153-154
Şuarâ Suresi
370
19 . Cüz
61-68

Meal

İki topluluk birbirini görünce, Mûsâ’nın adamları, “İşte yakalandık!” dediler. 61﴿ Mûsâ, “Hayır! Eminim ki rabbim benimledir, bana bir çıkış yolu gösterecektir” dedi. 62﴿ Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asân ile denize vur!” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı, her parça koca bir dağ gibi oldu. 63﴿ Ötekilerini de oraya getirdik. 64﴿ Mûsâ ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardıktan sonra ötekilerini suda boğduk. 65-66﴿ Şüphesiz bunda inandırıcı işaretler vardır; ama çokları imana gelmiş değildir. 67﴿ Şüphesiz rabbin, işte O, mutlak güçlüdür, engin merhamet sahibidir. 68﴿

Tefsir

İsrâiloğulları, mûcize eseri olarak denizden açılan yollardan geçip Sînâ yarımadasına çıktılar. Bunları izlemekte olan Firavun da açılmış olan bu yollara ordularıyla birlikte girdi. Ancak yüce Allah, Mûsâ ve beraberindeki müminleri kurtardı, Firavun ve beraberindekileri ise denizde boğdu (Hz. Mûsâ ve Firavun hakkında bk. Bakara 2/49-59; A‘râf 7/103-141; Tâhâ 20/9-80; Kasas 28/3-46).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 154
69

Meal

Onlara İbrâhim’in öyküsünü de anlat. 69﴿

Tefsir

Hz. İbrâhim’in kıssasının bir bölümü anlatılarak onun müşriklerden olmadığına, bilâkis getirdiği dinin Hz. Muhammed’in getirdiği dinle özü itibariyle aynı olduğuna, onu sevdiklerini ve peşinden gittiklerini iddia edenlerin Hz. Muhammed’i de sevmeleri, ona tâbi olmaları gerektiğine işaret edilmektedir. Ayrıca kıssada Allah’ın birliği esasına dayanan tevhid dinini yaymak uğrunda öz vatanından hicret etmiş olan Hz. İbrâhim’in Filistin, Mısır ve Hicaz’da yaşadığı gurbet hayatı ve şirke karşı verdiği mücadele anlatılarak başta Hz. Peygamber olmak üzere müminlere ümit aşılanmakta ve teselli verilmektedir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 157
70-82

Meal

Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” diye sormuştu. 70﴿ “Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz” diye cevap verdiler. 71﴿ İbrâhim, “Peki ama, dedi, dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? 72﴿ Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?” 73﴿ “Hayır ama biz atalarımızı böyle yapar bulduk” dediler. 74﴿ İbrâhim dedi ki: “İyi de sizin ve önceki atalarınızın neye taptığınızı hiç düşündünüz mü? 75-76﴿ İyi bilin ki âlemlerin rabbi dışında taptıklarınız benim düşmanımdır; 77﴿ O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. 78﴿ Beni yediren ve içirendir. 79﴿ Hastalandığım zaman bana şifa verendir. 80﴿ Canımı alacak olan, sonra beni yeniden diriltecek olandır. 81﴿ Hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum yine O’dur. 82﴿

Tefsir

Bu âyetlerin zâhirinden anlaşıldığı üzere Hz. İbrâhim’in kavmi ay, güneş ve yıldızlara veya bunların yerdeki sembolü olan putlara tapıyorlardı. Bu toplumun gökyüzündeki en büyük tanrıları güneş, yeryüzündeki en büyük tanrıları ise onun temsilcisi olan Baal adındaki put idi. Onlara göre insanların hayatını putlar yönetiyordu, yaratma ve yok etme işini de zaman yapıyordu (İbn Âşûr, XIX, 141). İşte Hz. İbrâhim, kavminin Allah’ı bırakıp da tapmış oldukları bütün tanrıların uydurma, onlara tapanların da yanlış yolda olduklarına işaret etmiş, bundan sonra da gerçek ve tapılmaya lâyık olan tanrının yaratan, hidayete erdiren, yediren, içiren, şifa veren, öldüren, hayat veren ve kıyamet gününde günahları bağışlayan Allah Teâlâ olduğuna dikkat çekmiştir.

83-89

Meal

Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. 83﴿

Tefsir

83, 84, 85, 86, 87, 88, 89 nolu ayetlerin tefsiri bir sonraki sayfada verilmiştir.