Kur'an ,Meal ve Tefsir Okuma Alanı. Seslendirmek istediğiniz ayetin üzerine çift tıklayınız.
Şuarâ Suresi
368
19 . Cüz
20

Meal

Musa: Ben, dedi, o işi o anda sonunun ne olacağını bilmeyerek yaptım. 20﴿ Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı. 21﴿

Tefsir

Vaktiyle Firavun’un, İsrâiloğulları’nın yeni doğan erkek çocuklarını öldürtmesi sebebiyle Mûsâ dünyaya geldiğinde annesi onu bir sandık içinde nehre bırakmıştı; çocuk Firavun’un hizmetçileri tarafından bulunmuş ve Firavun’un sarayında yetiştirilmişti. Bu arada Mûsâ, İsrâiloğulları’ndan biriyle kavga eden bir Kıptî’nin saldırılarını engelleme girişiminde bulunurken bir yumruk vurmuş, adam da ölmüştü; 18 ve 19. âyetlerde Firavun bu olaylara işaret ederek Mûsâ’yı nankörlükle itham etmektedir. Tefsirlerde Hz. Mûsâ’nın, öldürme kastı olmaksızın Kıptî’ye vurduğu ve bu olayın kastı aşan müessir fiil neticesinde meydana geldiği anlatılmaktadır (ayrıca bk. Kasas 28/16). Bu olaydan sonra Hz. Mûsâ, Firavun ve kavminin kendisini öldürmek istediklerini haber alınca korkmuş ve Mısır’ı terkederek Akabe körfezinin kuzeyindeki Medyen’e gitmişti (krş. Kasas 28/20). Cenâb-ı Hak daha sonra ona ilim, hikmet ve peygamberlik görevi verdi, kardeşi Hârûn’la birlikte Firavun ve kavmine gönderdi.
22

Meal

O nimet diye başıma kaktığın ise, (aslında) İsrailoğullarını kendine kul köle etmendir. 22﴿

Tefsir

Firavun’un, nimet diye Hz. Mûsâ’nın başına kaktığı ve nankörlükle itham ettiği şey, bebekliğinde nehre bırakılmış bulunca alıp yetiştirmesi, özellikle onu diğer erkek çocuklar gibi öldürtmemesi idi. Hz. Mûsâ, üstü kapalı olarak onun yaptığının esasen bir nimet değil, kendisinin İsrâiloğulları’nı köle gibi kullanmasının bir sonucu olduğunu ifade etmektedir. Zira eğer Firavun İsrâiloğulları’na baskı uygulamasa, özellikle erkek çocukları öldürtmeye kalkışmasaydı Mûsâ’nın annesi onu nehre bırakmak durumunda kalmayacak, Mûsâ da Firavun’un eline düşmeyecekti.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 150-151
23-28

Meal

Firavun şöyle dedi: Âlemlerin Rabbi dediğin de nedir? 23﴿ Musa cevap verdi: Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız, (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. 24﴿ (Firavun) etrafında bulunanlara: İşitiyor musunuz? dedi. 25﴿ Musa dedi ki: O, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbidir. 26﴿ Firavun: Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir, dedi. 27﴿ Musa devamla şunu söyledi: Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir. 28﴿

Tefsir

Firavun’un alaycı tavırlarına rağmen Mûsâ’nın bütün ilâhî dinlerin en temel ilkesi olan tevhid akîdesini veciz ifadelerle ortaya koyduğu görülmektedir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 151
29-33

Meal

Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim! dedi. 29﴿ Musa: Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı? dedi. 30﴿ Firavun: Doğru söyleyenlerden isen, haydi getir onu! diye karşılık verdi. 31﴿ Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık koca bir yılan (oluvermiş)! 32﴿ Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)! 33﴿

Tefsir

Eski Mısır inancında Firavun hem kral hem de tanrının oğlu ve dolayısıyla tanrı sayılıyordu. Bu sebeple, onun tanrılığını kabul etmemek veya tanrısallığına karşı meydan okumak mevcut dine karşı çıkmak anlamına geliyordu (Firavun hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/103); Allah tarafından seçilerek gönderilmiş bir peygamberin, Firavun’un tanrılığını kabul etmesi ise söz konusu olamazdı. Hz. Mûsâ’nın getirdiği deliller karşısında çaresiz kalan Firavun, kaba kuvvete başvurarak onu zindana atmakla tehdit etti. Bununla birlikte Mûsâ aleyhisselâm Firavun’un iman edeceği ümidiyle ona tatlı dille konuştu, Allah da mûcizeler gönderdi (32 ve 33. âyetlerde belirtilen mûcizeler hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/107-108; Tâhâ 22/22, 56-76).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 151
34-40

Meal

Firavun, çevresindeki ileri gelenlere: Bu, dedi, doğrusu çok bilgili bir sihirbaz! 34﴿ Sizi sihiriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz? 35﴿ Dediler ki: Onu ve kardeşini eğle ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder; 36﴿ Ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa sana getirsinler. 37﴿ Böylece sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde biraraya getirildi. 38﴿ Halka: Siz de toplanıyor musunuz (haydi hemen toplanın), denildi. 39﴿

Tefsir

34, 35, 36, 37, 38, 39, 40 nolu ayetlerin tefsiri bir sonraki sayfada verilmiştir.
Şuarâ Suresi
369
19 . Cüz
40

Meal

(Firavun'un adamları:) Eğer üstün gelirlerse, herhalde sihirbazlara uyarız, dediler. 40﴿

Tefsir

Hz. Mûsâ’ya verilen mûcizeler karşısında şaşkına dönen Firavun, çevresindekilerin bundan etkilenmesini önlemek için Mûsâ’yı onlara becerikli, büyük bir sihirbaz olarak tanıtmaya çalıştı. Sihir yoluyla halkı tesir altına alıp yurtlarından çıkararak orada kendi hükümranlığını kurmak istediğini söyledi ve bunu önlemek için neler yapılabileceğine dair çevresindekilerin görüşlerine başvurdu. Onlar da ülkedeki bütün yetenekli sihirbazları toplayarak Mûsâ’ya karşı mücadele etmesini tavsiye ettiler. Bunun üzerine Firavun gereken emri verdi; ülkenin her tarafına görevliler gönderilerek sihirbazlar toplandı. Karşılaşma zamanı olarak da halkın bir araya toplandığı bayram günü kuşluk vakti tayin edildi (krş. Tâhâ 20/59). O dönemde Mısır’daki mevcut kültürde sihrin önemli yeri vardı; sihirbazlar bu kültürün rahipleri olarak saygın bir konuma sahipti. Dolayısıyla onların Hz. Mûsâ’ya galip gelmeleri, halkın gözünde bu konumlarını daha da pekiştirecekti. Bu sebeple devlet ileri gelenleri “Sihirbazlar üstün gelirlerse –ki ümidimiz budur– herhalde onların yolundan gideriz” diyerek halka moral vermeye çalıştılar (41-51. âyetlerin açıklaması için bk. A‘râf 7/113-126).
41

Meal

Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a: Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır değil mi? dediler. 41﴿

Tefsir

Sihirbazlar geldiklerinde Firavun’a, “Eğer üstün gelen biz olursak herhalde bize bir ödül vardır, değil mi?” dediler.
42

Meal

Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız. 42﴿

Tefsir

Firavun, “Evet”, dedi; “O takdirde gerçekten has adamlarımdan olacaksınız.”
43

Meal

Musa onlara: Ne atacaksanız atın! dedi. 43﴿

Tefsir

Mûsâ sihirbazlara, “Ne atacaksanız atın!” dedi.
44

Meal

Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun'un kudreti hakkı için elbette bizler galip geleceğiz, dediler. 44﴿

Tefsir

Bunun üzerine iplerini, değneklerini yere attılar ve dediler ki: “Firavun’un üstün gücü adına, elbette üstün gelen biz olacağız.”
45

Meal

Sonra Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor! 45﴿

Tefsir

Sonra Mûsâ da değneğini yere attı; bir de ne görsünler, onların düzmece nesnelerini yutuveriyor!
46

Meal

(Bunu görünce) sihirbazlar derhal secdeye kapandılar. 46﴿

Tefsir

Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
47-48

Meal

«Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine iman ettik» dediler. 47-48﴿

Tefsir

“Âlemlerin rabbine, Mûsâ ve Hârûn’un rabbine iman ettik” dediler.
49

Meal

Firavun, (kızgınlık içinde) dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Demek ki size sihiri öğreten büyüğünüzmüş o! Ama şimdi (size yapacağımı görecek ve) bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım! 49﴿

Tefsir

Firavun dedi ki: “Benin size izin vermemi beklemeden ona iman ediyorsunuz, öyle mi? Anlaşılan o, size sihri öğreten üstadınızmış! Ama şimdi göreceksiniz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!”
50

Meal

«Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz.» 50﴿

Tefsir

“Zararı yok” dediler, “Nasıl olsa biz rabbimize dönüyoruz.
51

Meal

«Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız.» 51﴿

Tefsir

İlk iman edenler olduğumuz için rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”
52-60

Meal

Musa'ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip edileceksiniz, diye vahyettik. 52﴿ Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi: 53﴿ «Esasen bunlar, sayıları az, bölük pörçük bir cemaattır.» 54﴿ «(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir.» 55﴿ «Biz ise, elbette uyanık (ve yekvücut) bir cemaatız.» (diyor ve dedirtiyordu). 56﴿ Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve değerli bir yerden çıkardık. 57-58﴿ Böylece, bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık. 59﴿ Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler. 60﴿

Tefsir

Firavun ve kavmi, Hz. Mûsâ’ya iman edenlere uyguladıkları haksızlıklar sebebiyle birçok felâket ve musibete uğratıldılar; Mısır’da yıllarca kuraklık ve kıtlık oldu, büyük sıkıntılar çektiler. Hz. Mûsâ’ya başvurarak sıkıntılar kaldırıldığı takdirde İsrâiloğulları’na Mısır’dan çıkış izni vereceklerini söylediler. Mûsâ’nın duası üzerine Allah sıkıntıları giderdikçe sözlerinden döndüler (bk. A‘râf 7/130-135). Allah Teâlâ Hz. Mûsâ’ya İsrâiloğulları’nı Mısır’dan geceleyin gizlice çıkarmasını vahyetti. Mûsâ geceleyin kavmi ile birlikte yola çıktı. Durumu haber alan Firavun ve adamları İsrâiloğulları’nı takip edip imha etmeye karar verdiler. Firavun, İsrâiloğulları’nı rahatlıkla ezebileceğini ifade ediyordu. Çünkü onların düzenli orduları ve yetişmiş askerleri yoktu. Şehir ve kasabalara görevliler göndererek asker toplayıp harekete geçti. Filistin’e gitmek üzere yola çıkmış olan İsrâiloğulları Kızıldeniz’e gelmişlerdi. Güçlü ordusuyla onları takip etmekte olan Firavun bir gün sabahleyin güneş doğarken onlara yetişti.

Muhammed Esed 57 ve 58. âyetleri Firavun’un sözlerinin devamı gibi düşünerek onun İsrâiloğulları’nı Mısır’dan çıkardıklarını anlatan bir ifadesi olarak yorumlamışsa da, klasik müfessirler bu âyetleri bizim de tercih ettiğimiz anlamda, yani Allah’ın Firavun ve kavmi hakkındaki kelâmı olarak değerlendirmişlerdir (bk. Taberî, XIX, 78; Râzî, XXIV, 137).

“Firavun ve adamları gün doğarken onlara yetiştiler” diye tercüme ettiğimiz 60. âyete, “Firavun ve adamları onları doğu yönünde takip ettiler” şeklinde de mâna verilmiştir (bk. Şevkânî, IV, 98). Bu durum İsrâiloğulları’nın Mısır’ın doğusunda yer alan Kızıldeniz’e doğru gittiklerini, Firavun’un da bu istikamete yönelerek onları takip ettiğini ifade eder.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 153-154