Kur'an ,Meal ve Tefsir Okuma Alanı. Seslendirmek istediğiniz ayetin üzerine çift tıklayınız.
Câsiye Suresi
500
25 . Cüz
14-15

Meal

İman edenlere söyle: Allah'ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları bağışlasınlar. Çünkü Allah her toplumu, yaptığına göre cezalandıracaktır. 14﴿ Kim iyi iş yaparsa faydası kendinedir, kim de kötülük yaparsa zararı yine kendinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. 15﴿

Tefsir

Âyetin nüzûl sebebi ile ilgili olarak birkaç rivayet vardır, bunların ortak noktası, Kur’an’ın, kendisine inanmayanlarla ilgili açıklamalarını kabul etmeyen, dolayısıyla âhirette çekecekleri cezayı da inkâr eden kâfirlerin çeşitli vesilelerle Hz. Peygamber’e ve müslümanlara yaptıkları hakaretlere sahâbenin fiilen cevap verme ve cezalandırma teşebbüsleridir (Kurtubî, XVI, 157 vd.). Asıl mücadele konusu daha önemli olduğu için müminler, böyle önemsiz şeylerle meşgul olmaktan, güçlerini bunlar için harcamaktan menedilmişler, teselli olarak da “Kimsenin yaptı­ğının yanına kalmayacağı, Allah’ın hak edenleri gerektiği gibi cezalan­dıracağı” bildirilmiştir.

“Cezalandıracaktır” kısmını “günler”e bağlayarak âyete, “... Allah’ın, bir topluluğu yaptıkları yüzünden cezalandırmak için tahsis ettiği günlerine inanmayanları bağışlasınlar” şeklinde meâl vermek de mümkündür. Bu takdirde din özgürlüğü vurgulanmış, dünyada inanmayanlara baskı yapılamayacağı, onların cezalarının âhirette Allah tarafından verileceği ifade edilmiş olmaktadır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 14-15
16

Meal

Andolsun ki biz, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları dünyalara üstün kıldık. 16﴿

Tefsir

Asıl konu Hz. Peygamber’e vahyedilen İslâm dininin önemini, hem onun hem de ümmetinin dine uygun yaşamalarının gerekliliğini açıkla­maktır. Ancak konuyu canlandırmak ve geçmiş tecrübelerden ibret alın­masını sağlamak üzere İsrâiloğulları’na bir atıf yapılması uygun görülmüştür.

Allah İsrâiloğulları’na verdiği üç büyük nimeti hatırlatıyor. Bu nimet­ler kitap (Tevrat), peygamberlik (bu kavimden gelen birçok peygamber) ve hükümdür. Hüküm kelimesi Kur’an’da, “hikmet, yargı ve yönetim gücü” mânalarında kullanılmaktadır. İsrâiloğulları parlak dönemlerinde bu güçlere sahip olmuşlar, hâkim oldukları bölgenin avantajlarından yararlanarak her çeşit dünya nimetinden de istifade etmişlerdir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 16
17

Meal

Din konusunda onlara açık deliller verdik. Ama onlar kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. 17﴿

Tefsir

Din gelmeden, ilâhî irşada mazhar olamadan insanlar arasında görüş ayrılığı yalnızca haksız taleplere, hak tecavüzlerine değil, hakkın ne olduğu konusundaki bilgisizliğe de dayanır. Din geldikten ve bununla ilgili birçok açıklama yapılıp deliller ortaya konduktan sonra görüş ayrılıkları artık bilgisizliğe değil amelsizliğe, yani nefsânî arzulara uyarak haktan sapmaya dayanmaktadır. Sözde dindarlar, ilâhî emirleri açıkça çiğnemekte zorlanacakları için meşrulaştırma mekanizmasına başvurur, dolambaçlı yollardan haksızlıklarını haklı göstermeye çalışır, hatta giderek buna kendileri de inanırlar. Bu taktik dünyada işe yararsa da âhirette iş görmeyecek, orada Allah yanılmaz hâkim olarak hakkı ve haklıyı açıklayacak, herkes hak ettiğini elde edecektir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 16-17
18-19

Meal

Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. 18﴿ Çünkü onlar, Allah'a karşı sana hiçbir fayda vermezler. Doğrusu zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah da takvâ sahiplerinin dostudur. 19﴿

Tefsir

Din ve şeriat ilk defa Hz. Muhammed’e gelmiş değildir, daha önce gelip geçmiş binlerce peygamber vasıtasıyla Allah özü aynı, detayları farklı dinler göndermiş, bir yoruma göre aynı olan öze din (hatta İslâm), farklı olan detaylara, amelî hükümlere, kulluk şekillerine sosyal ve hukukî düzenlemelere de şeriat denilmiştir. Son peygambere ve ondan sonra gelecek olan bütün insanlara gönderilen İslâm dini ve şeriatı, bütün diğer dinleri vahyeden Allah’tan gelmiştir. Ona yalnızca diğer insanlar değil peygamber de uymak zorundadır. Günlük dilde şeriat kelimesi, yalnızca vahyedilen dini değil, bundan ictihad yoluyla çıkarılmış hükümleri ve âlimler tarafından yapılan yorumları da ifade etmektedir. Peygamber gibi mâsum olmayan, ictihad ve yorumlarının isabetsiz olma ihtimali de bulunan âlimlerin ictihadları, hükmü kesin olan vahiy gibi bağlayıcı değildir; bunlar başka âlimler tarafından reddedilebilir, yerlerine yenileri konabilir.

Dinine uygun yaşayanların dostu ve koruyucusu Allah’tır. Hak dinden sapanlar da aralarında dostluk ve dayanışma birlikleri kurarlar; ancak hak dine uyulmaması halinde elde edilecek hiçbir menfaat, kazanç veya edinilecek dostlar kişiyi, Allah’ın cezasından kurtarmaya yetmez.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 17
20

Meal

Bu (Kur'an), insanlar için basiret nurları, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir. 20﴿

Tefsir

Özü ve esası Allah’ın vahyi olan din bütün insanlar için bir ışıktır, onları akıllarını doğru kullanarak imana, ibadete ve güzel ahlâka yönelmeye davet eder. Peşin hükümleri bırakıp vahyin ana konuları üzerinde yeniden düşünerek, kitabın sunduğu delilleri aklın önünde bir ışık gibi kullanarak iman edenler için ise o bir doğru yol kılavuzu ve bir rahmet (ferahlık, mutluluk, bereket ve şefkat) kaynağıdır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 17
21-22

Meal

Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar! 21﴿ Allah, gökleri ve yeri yerli yerince yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez. 22﴿

Tefsir

Din ve şeriat vahyetmekten maksat insanların buna uyması, dünyada Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürmesi, ebedî hayatta da bunun meyvesini derip mutlu olmasıdır. Din, sınanacak kişinin eline verilmiş bir testi gibidir; onu dolduran ile yolda kıran veya boş getirenin aynı sonucu alması abestir, adalet ve hakkaniyete aykırıdır. Dünya hayatında iman ve itaat edenlerle etmeyenlerin birbirine benzemeyen dünya görüşleri ve hayat tarzlarına sahip oldukları açıkça görülmektedir. İslâmî bir topluluk içinde inkârcılar ile amelsizler, birçok bakımdan iman, güzel ahlâk ve davranış sahiplerinden farklı bir değerlendirmeye tâbi tutulmaktadırlar. Âhirette de herkes dünyadaki inanç, kanaat, beklenti ve çabasına göre karşılık görecek, ebedî nimetleri inkâr edenler ondan mahrum kalacak, ilâhî uyarı ve tehditleri umursamayanlar bunların gerçekleştiğine şahit olacak, inanç ve amel yokluğunun sonucuna katlanacaklardır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 19
Câsiye Suresi
501
25 . Cüz
23

Meal

Hevâ ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız? 23﴿

Tefsir

Âyet “tanrısını arzusundan ibaret kılan” diye başlamakta, bundan sonra Allah’ın yaptıkları kişinin bu tercihine bina edilmektedir. Yani Allah iyi olmak isteyeni zorla inkâra ve kötülüğe itmemekte, kul bunu tercih ettiği için O da kural ve imtihan gereği belirtilen olumsuz durumları yapmakta, yaratmakta, olmasına izin ve imkân vermektedir.

“Bilgisine rağmen” kaydı, hayatını dinî kayıt ve sınırların dışında yaşayan, Allah’ın rızasına değil, nefsinin arzusuna uyan birçok kimsenin yaptıklarını, Allah rızasına aykırı olduğunu bile bile yaptıklarını ifade etmektedir. Doğruyu ve iyiyi bilmek ona uygun davranmak için yeterli olmamakta, sağlam imana ve uygun eğitime ihtiyaç bulunmaktadır. Bu imandan ve eğitimden yoksun bulunan, zevklerine saplanıp gününü gün eden kimseleri yola getirmek zordur. Âyet bu zorluğa işaret etmekte, ancak kapıyı da açık tutmaktadır. Kul ister ve yönelirse, geçmişte ne yapmış olursa olsun Allah onu bağışlar ve doğru yola iletir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 19-20
24

Meal

Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman helâk eder. Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar. 24﴿

Tefsir

“Ölürüz, yaşarız” cümlesinde önce ölüm sonra dirilme, hayata gelme zikredildiği için bazı tefsirciler bununla, Câhiliye Arapları’nın tenâsüh (ruh göçü, reenkarnasyon) inancına işaret edildiğini ileri sürmüşlerdir. İlk bakışta bu mâna ihtimal dışı görülmemekle beraber Araplar’ın böyle bir inanca sahip oldukları yönünde tarihî bir bilgi bulunmamaktadır. Şu halde bu âyette maksat, putperestlerin âhirete, öldükten sonra başka bir âlemde dirilmeye inanmadıklarını, onların bir kısım olumsuz davranışlarına bu inançsızlığın kaynaklık ettiğini açıklamaktır. Başka âyetlerde “ölür diriliriz” sözlerinden sonra, “öldükten sonra diriltilecek değiliz” demeleri, maksatlarının tenâsühe inandıklarını göstermek değil, öldükten sonra dirilmeyi inkâr etmek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır (En‘âm 6/29; Mü’minûn 23/37; reenkarnasyon için bk. Bakara 2/28).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 20
25-26

Meal

Onlara açıkça âyetlerimiz okunduğu zaman: Doğru sözlü iseniz atalarımızı getirin, demelerinden başka delilleri yoktur. 25﴿ De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde biraraya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler. 26﴿

Tefsir

İnsanlara verilmiş bulunan bilgi vasıtaları ile fizik ötesi âlemi bilmek mümkün değildir; öldükten sonra dirilme ve âhiret de bu âleme dahildir. İnkârcıların bu konudaki iddiaları, bilmedikleri ve bilemeyecekleri bir konuda tahmin yürütmekten ibarettir. Bu sebeple mantık dışı önermelere başvurmakta, olmayacak taleplerde bulunmaktadırlar. “Atalarımızı geri getirin” teklifi de bu kabildendir; çünkü dinin iddiası onları geri getirmek değil, diğer âlemde diriltmek ve bir araya getirmektir, bu da olacaktır. Bu dünyadan gidenlerin geri getirilmesi ilâhî programa uygun bulunmamaktadır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 20
27-29

Meal

Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Kıyametin kopacağı gün var ya, işte o gün bâtıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır. 27﴿ O gün her ümmeti, diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağırılır, (onlara şöyle denilir:) «Bu gün, yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız!» 28﴿ «Bu, yüzünüze karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk.» 29﴿

Tefsir

Öldükten sonra dirilmeyi, dünyada yapıp ettiklerinden hesaba çekilmeyi inkâr eden, bu konuları anlatan âyetleri alaya alan müşriklere, yanlış yollarında devam ettikleri takdirde nelerle karşılaşacakları daha detaylı olarak açıklanmak suretiyle imana gelmeleri teşvik edilmektedir.

Dünyada topluluklar (kavimler, kabileler, ümmetler, milletler...) sosyal gruplar olarak ayrılmış, her grup da kendi içinde alt bölünmelere tâbi tutulmuş, insanlık tarihinde birçok yer ve zamanda bu gruplar ayrı defterlere kaydedilmiş, burada grubun her ferdi için de bir hâne açılmıştır. Âyetlerden anlaşıldığına göre âhiret hesabı bakımından da hem gruplara birer defter tahsis edilmiş, hem de her bir ferdin yapıp ettikleri kayda geçirilmiştir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 22-23
30

Meal

İnanıp iyi işler yapanlara gelince, Rableri onları rahmetine kabul eder. İşte apaçık kurtuluş budur. 30﴿

Tefsir

İman edip din ve dünyaya yararlı işler yapanları sorarsan, rableri onları rahmet deryasına daldıracak. İşte apaçık başarı budur.
31

Meal

Ama inkâr edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz, değil mi? denilir. 31﴿

Tefsir

Hakkı inkâr edenlere gelince şöyle denilecek: “Âyetlerim size okunur değil miydi? Ama siz kibre kapıldınız ve günaha batmış bir topluluk oldunuz.”
32

Meal

«Allah'ın vâdi gerçektir, kıyamet gününde şüphe yoktur» dendiği zaman: Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz onun bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz; (onun hakkında) kesin bir bilgi elde etmiş değiliz, demiştiniz. 32﴿

Tefsir

İnsanoğlu madde ötesi ve gayb âlemi konusunda gerçeğin bilgisini kendini aşan ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan bir kaynaktan almak durumundadır. Bu kaynak Allah’tır, bildirme yolu da vahiydir, peygamberlerin tebliğidir. Akıl, vahyi tebliğ eden peygamberin gerçek peygamber olup olmadığını tesbit konusunda sonuna kadar işletilecek, bu konuda güven ve inanç oluştuktan sonra artık onun bildirdiklerine kesin olarak inanılacaktır. Dinin mantığı bu olduğu halde müşrikler ters yoldan hareket ederek kıyameti, dirilmeyi, hesabı vb. iman konularını akıllarıyla kavramaya çalışmakta, bu yoldan bir bilgi edinemeyince de inkâra kalkışmaktadırlar. Kendilerine kıyamet konusunda kuşkuya düşmenin yeri olmadığı hatırlatıldıkça onlar bu ters mantıktan yola çıkarak, “Biz bu kıyamet dediğiniz şeyi bilmiyoruz, tahminde bulunmanın ötesinde kesin bir bilgiye sahip değiliz” diyorlar, bu ifadeleriyle akılları sıra biraz da alay ediyorlardı. Artık onlara yapılacak şey, inat ve ısrar ederlerse nelerle karşılaşacaklarının hatırlatılması idi, âyetler de bunu yapmaktadır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 23