Kur'an ,Meal ve Tefsir Okuma Alanı. Seslendirmek istediğiniz ayetin üzerine çift tıklayınız.

Zümer Suresi

465
24 . Cüz
57-59
Ayet
اَوْ تَقُولَ لَوْ اَنَّ اللّٰهَ هَدٰينٖي لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّقٖينَۙ
٥٧
اَوْ تَقُولَ حٖينَ تَرَى الْعَذَابَ لَوْ اَنَّ لٖي كَرَّةً فَاَكُونَ مِنَ الْمُحْسِنٖينَ
٥٨
بَلٰى قَدْ جَٓاءَتْكَ اٰيَاتٖي فَكَذَّبْتَ بِهَا وَاسْتَكْبَرْتَ وَكُنْتَ مِنَ الْكَافِرٖينَ
٥٩
Meal
Yahut “Eğer Allah bana hidayet nasip etseydi günahtan sakınanlardan olurdum” diyerek; 57﴿ Ya da azabı gördüğünde, “Keşke bana bir fırsat daha tanınsa da iyilerden biri olsam!” diyerek hayıflanmasın. 58﴿ (Allah ona şöyle diyecek:) “Hayır! Vaktiyle âyetlerim sana gelmişti ama sen onların asılsız olduğunu söylemiştin, büyüklük taslayıp inkârcılar arasında yer almıştın.” 59﴿

Tefsir

İnkârcı kişinin âhirette azabı görünce dile getireceği, “Keşke bana bir fırsat daha tanınsa da iyilerden biri olsam!” şeklindeki temennisinin (58. âyet) karşılıksız kalacağı ifade edilmekte ve bunun gerekçesi gösterilmektedir.

60-61
Ayet
وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ تَرَى الَّذٖينَ كَذَبُوا عَلَى اللّٰهِ وُجُوهُهُمْ مُسْوَدَّةٌؕ اَلَيْسَ فٖي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْمُتَكَبِّرٖينَ
٦٠
وَيُنَجِّي اللّٰهُ الَّذٖينَ اتَّقَوْا بِمَفَازَتِهِمْؗ لَا يَمَسُّهُمُ السُّٓوءُ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
٦١
Meal
Artık kıyamet gününde Allah hakkında asılsız inançlar ileri sürenleri, yüzleri kararmış göreceksin. Büyüklük taslayanların kalacağı yer cehennemde değil midir? 60﴿ İsyandan sakınanları da Allah, amaçlarına ulaşmış olarak kurtuluşa erdirecektir; onlara ne bir kötülük dokunacak ne de üzüntü çekecekler. 61﴿

Tefsir

Bir yoruma göre inkârcıların âhirette yüzlerinin rengi kararacak ve onlar bu görünüşleriyle diğer insanlardan kolaylıkla ayırt edilebileceklerdir (İbn Atıyye, IV, 539; İbn Âşûr, XXIV, 49). Râzî’ye göre bu, sıradan bir kararma değil, âdeta onların Allah hakkındaki cehaletlerine ve uydurma inançlarına işaret eden özel damga şeklinde bir siyahlık olacaktır (XXVII, 9). Başka bir yoruma göre kıyamet gününde inkârcıların korku ve kederden yüzleri simsiyah kesilecek, müminlerin de sevinç ve mutluluktan yüzleri aydınlanacaktır (bk. Âl-i İmrân 3/106). 61. âyet müminlerin bu mutluluğunu ve sebebini özetlemektedir.

“Amaca ulaşma” olarak çevirdiğimiz 61. âyet metnindeki mefâze kelimesi, “kurtuluş (fevz, felâh), ameller” gibi farklı şekillerde açıklanmıştır. Süddî’ye atfedilen bir yorumda aynı kelimenin bu bağlamda “erdemli işler” anlamına geldiği de belirtilmektedir (Taberî, XXIV, 22; İbn Atıyye, IV, 539).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 629
62-63
Ayet
اَللّٰهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍؗ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَكٖيلٌ
٦٢
لَهُ مَقَالٖيدُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ وَالَّذٖينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَࣖ
٦٣
Meal
Allah her şeyin yaratıcısıdır ve her şeyi koruyup yöneten de O’dur. 62﴿ Göklerin ve yerin anahtarları O’ndadır. Allah’ın âyetlerini inkâr edenlerin durumuna gelince işte hüsrana uğrayanlar onlardır. 63﴿

Tefsir

Vekil kelimesi, “birinin adına onun işlerini yöneten, bu hususta kendisine güvenilen” demektir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “vkl” md.). Kelime Allah için kullanıldığında yerine göre, “Kulun kendisine dayanıp güvendiği, umduklarına ulaşıp korktuklarından emin olabilmesi için yardımına bel bağladığı üstün güç” veya –burada olduğu gibi– “varlıkları kendi tekelinde bulunduran, onları ortaksız ve rakipsiz olarak yöneten, koruyup gözeten” (Râzî, XXVII, 11) şeklinde kısmen iki farklı anlama gelir.

“Anahtarlar” diye çevirdiğimiz 63. âyetin metnindeki mekālîd kelimesine “hazineler” anlamı da verilmiştir. Her iki durumda da âyet, Allah Teâlâ’nın evren üzerindeki mutlak hükümranlığını, yönetim ve gözetimini, sınırsız bilgisini ifade eder. Sonuçta bu iki âyette bütün varlıklar üzerinde en yüksek seviyede hâkimiyet ve yönetimin Allah’ a ait olduğu kesin bir dille ve özlü bir ifadeyle ortaya konmuştur. Râzî’ye göre 63. âyette geçen “Allah’ın âyetleri” ile bilhassa burada değinilen ilâhî hakikatler kastedilmiş, bu hakikatleri inkâr edenlerin hüsrana uğrayacakları bildirilmiştir (XXVII, 12).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 629-630
64-66
Ayet
قُلْ اَفَغَيْرَ اللّٰهِ تَأْمُرُٓونّٖٓي اَعْبُدُ اَيُّهَا الْجَاهِلُونَ
٦٤
وَلَقَدْ اُو۫حِيَ اِلَيْكَ وَاِلَى الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكَۚ لَئِنْ اَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرٖينَ
٦٥
بَلِ اللّٰهَ فَاعْبُدْ وَكُنْ مِنَ الشَّاكِرٖينَ
٦٦
Meal
De ki: “Ey cahiller! Bana Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi teklif ediyorsunuz?” 64﴿ Sana ve senden öncekilere şöyle vahyedildi: Eğer Allah’a ortak koşarsan bilmiş ol ki yaptıkların boşa gidecek ve mutlaka hüsrana uğrayanlardan olacaksın. 65﴿ Hayır! Yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol! 66﴿

Tefsir

Mekke putperestleri, Hz. Peygamber’i atalarının dinine karşı çıkmakla suçlar ve onu putlarına tapmaya davet ederlerdi. Burada onlara verilmesi gereken cevap özetlenmektedir. Cevabın soru şeklinde düzenlenmesi, ayrıca putperestlere “ey cahiller” diye hitap edilmesi hem Hz. Peygamber’in bu teklifi reddetmedeki kararlılığını yansıtma hem de böyle bir teklif yapmaya kalkıştıkları için muhatapları ayıplama amacı taşımaktadır. Nitekim “cahil” kelimesi özellikle dönemin putperest Araplar’ı için kullanıldığında özetle “küstah, bağnaz düşünceli, akılsız” anlamına gelir (bk. Mâide 5/50; Furkan 25/63-65). 65-66. âyetler ise putperestliğe karşı koymanın bütün peygamberlere yüklenmiş aslî görev olduğunu göstermektedir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 631
67
Ayet
وَمَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهٖࣗ وَالْاَرْضُ جَمٖيعاً قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَالسَّمٰوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمٖينِهٖؕ سُبْحَانَهُ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ
٦٧
Meal
Onlar Allah’ı gereği gibi takdir edip tanımadılar. Kıyamet gününde bütün dünya O’nun avucundadır; gökler de O’nun kudret elinde dürülüp bükülmüştür. Allah, müşriklerin koştukları ortaklardan uzaktır ve yücedir. 67﴿

Tefsir

“Bütün dünya O’nun avucundadır” cümlesi temsilî bir anlatım olup kıyametin kopmasından sonra yeryüzünde sadece Allah’ın hâkimiyetinin geçerli olacağı, orada artık ne bir insanın ne de başka bir canlının gücünden, etkisinden, faaliyetinden söz edilebileceği anlatılmaktadır. İbn Âşûr’a göre bu ifade, kıyametin kopmasıyla yerin hareketinin duracağına ve onun bütün özelliklerini kaybedeceğine işaret eder. Meselâ yerin çekim gücünü kaybetmesi, hayatın varlığını ve devamını sağlayan imkânların yok olması yüzünden artık arz işlevsiz hale gelecektir (XXIV, 62). Bazı rivayetlerde kıyametin kopmasından sonra yerkürenin ilâhî kudret karşısındaki durumu, avuç içindeki cevize veya hardal tanesine benzetilir (Taberî, XXIV, 25).

Yine bir temsilî anlatım olan “göklerin Allah’ın kudret eliyle dürülüp bükülmesi” de kıyametin kopması sırasında sadece yerkürenin değil göklerin, gök cisimlerinin de düzeninin altüst olacağını ve ilâhî güç karşısında evrenin büyüklüğünden söz bile edilemeyeceğini ifade eder (ayrıca bk. Enbiyâ 21/104).

İbn Âşûr’a göre bu âyet, kıyametin kopması üzerine yer ve göklerin tamamen yok olmayıp varlığını sürdüreceğine, ancak bildiğimiz şekil, düzen ve işleyişlerinin son bulacağına delâlet etmektedir. İbn Âşûr, bu görüşünü destekleyen bazı hadislere de yer verir (XXIV, 63). Nitekim İbrâhim sûresinde de (14/48), “Bir gün gelecek yer başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülecek” buyurulmuştur.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 633-634