Kur'an ,Meal ve Tefsir Okuma Alanı. Seslendirmek istediğiniz ayetin üzerine çift tıklayınız.

Zilzâl Suresi

600
30 . Cüz
Zilzâl Sûresi
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Nüzûl

Mushaftaki sıralamada doksan dokuzuncu, iniş sırasına göre doksan üçüncü sûredir. Nisâ sûresinden sonra, Hadîd sûresinden önce Medine’de inmiştir. Mekke’de indiğine dair rivayetler de vardır (bk. Şevkânî, V, 562).

Adı/Ayet Sayısı

         Sûrede kıyamet sırasındaki büyük yer sarsıntısından bahsedildiği için “deprem” anlamına gelen zilzâl ismini almıştır. “Zelzele” adıyla da anılmaktadır (İbn Âşûr, XXX, 489).

Konusu

Sûrede kıyamet kopması sırasındaki şiddetli yer sarsıntısının ardından kıyamet gününde yaşanacak olan sıkıntı ve dehşet verici haller anlatılmaktadır; ayrıca dünyada işlenen hayır veya şerrin karşılığının âhirette ödül veya ceza olarak alınacağı bildirilmektedir.

1-5
Ayet
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ زِلْزَالَهَاۙ
١
وَاَخْرَجَتِ الْاَرْضُ اَثْقَالَهَاۙ
٢
وَقَالَ الْاِنْسَانُ مَا لَهَاۚ
٣
يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ اَخْبَارَهَاۙ
٤
بِاَنَّ رَبَّكَ اَوْحٰى لَهَاؕ
٥
Meal
Yer o dehşetli sarsıntısıyla sarsıldığında; 1﴿ Ve yer ağırlıklarını dışarı attığında; 2﴿ Ve insan, “Ne oluyor buna!” dediğinde; 3﴿ O gün yer, bütün haberlerini rabbinin ona vahyettiği şekilde anlatır. 4-5﴿

Tefsir

Kıyamet gününün ne kadar dehşet verici bir gün olduğu ve o sırada nelerin meydana geleceği anlatılarak insanların o gün için hazırlık yapmaları gerektiğine dikkat çekilmektedir. Başka âyetlerde anlatıldığı üzere kıyamet kopacağı gün sûrun birinci defa üflenmesiyle yerküresinde şiddetli sarsıntılar meydana gelecek ve dağlar yerlerinden kopup savrulacak, yeryüzünde yıkılmayan hiçbir şey kalmayacaktır (krş. Kehf 18/47; Tâhâ 20/101-107). Çünkü “kıyamet sarsıntısı gerçekten çok büyük bir olaydır” (Hac 22/1). 2. Âyette belirtilen “yerin ağırlıklarını dışarı atması” ile ne kastedildiği hususunda öne çıkan açıklamalar şunlardır: a) Kabirlerdeki ölülerin dirilip dışarı çıkması; b) Yer altındaki madenler, gazlar, ve lâvların dışarı çıkması. Müfessirler yerin ağırlıklarını dışarı çıkarması olayının sûrun ikinci defa üflenmesiyle gerçekleşeceğini söylemişlerdir. Yerkürede meydana gelen bu dehşet verici olayları gören insan, “Ne oluyor buna!” diyerek korku ve şaşkınlığını ifade eder. Çünkü daha önce bu derecede şiddetli bir sarsıntı görülmemiştir.

“O gün yer, rabbinin ona vahyettiği şekilde bütün haberlerini anlatır.” meâlindeki 4-5. âyetler başlıca üç şekilde yorumlanmıştır: a) Allah yere bir çeşit konuşma ve anlatma yeteneği verir, o da üzerinde olup bitenleri ve kimin ne yaptığını açık açık anlatır. Nitekim bir hadiste kıyamet gününde arzın dile gelerek konuşacağı bildirilmiştir (İbn Mâce, “Zühd”, 31). b) O gün Allah’ın hükmü uyarınca arz, üstünde olup bitenleri tek tek sayıp dökercesine insanların orada yaptıkları her şeyi açığa çıkarır. c) Yer, o büyük sarsıntıyla âdeta dünyanın son bulduğunu ve âhiretin geldiğini haber verir (Râzî, XXXII, 59). Sonuçta önemli olan arzın gerçek anlamda konuşup konuşmaması değil, dünya hayatının bittiğini ve herkesin neler yaptığını açık açık ortaya koyması ve artık orada hiçbir şeyin saklı gizli kalmayacak olmasıdır. Âyetin bunu anlatmaktan maksadı ise insanların bu gerçeği göz önüne alarak o gün arzın kendisi hakkında iyi şeyler söylemesini sağlayacak bir hayat yaşamalarıdır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:668-669
6
Ayet
يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتاً لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْؕ
٦
Meal
İşte o gün insanlar yaptıkları kendilerine gösterilsin diye (bulundukları yerden) farklı gruplar halinde çıkarlar. 6﴿

Tefsir

Âyetin “farklı gruplar halinde” diye çevirdiğimiz kısmına, a) Herkesin kabirlerinden çıkıp mahşer yerine doğru ilerlerken dünyadaki amellerine göre iyi veya kötü şartlar altında, güzel veya çirkin bir görünüşte olması; b) Yeryüzünün farklı bölgelerinden çıkıp bölük bölük mahşer yerine doğru ilerlemeleri gibi değişik anlamlar verilmiştir (Râzî, XXXII, 60; Elmalılı, IX, 6012). Âyetin, bu anlamların hepsini içerdiğini düşünmek de mümkündür. Burada asıl anlatılmak istenen, daha kabirlerinden çıktıkları andan itibaren her bir insanın âhiretteki durumunu, âkıbetini, iyiler arasında mı yoksa kötüler arasında mı olacağını belirleyen şeyin, bizzat kendisinin bu dünyadaki tercihi, inancı ve yaşayışı olduğudur. Şu halde bu tasvir, her insanın devredilemez bireysel sorumluluğunun varlığını da göstermektedir. Bu âyetin “yaptıkları kendilerine gösterilsin diye” şeklinde çevrilen kısmı ise tefsirlerde, insanların, a) Amel defterlerindeki kayıtları görmeleri, b) Yaptıklarının ödül veya ceza olarak karşılığını görmeleri şeklinde açıklanır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:669
7-8
Ayet
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُؕ
٧
وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَراًّ يَرَهُ
٨
Meal
Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. 7﴿ Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür. 8﴿

Tefsir

Herkesin eninde sonunda yaptıklarının karşılığını bulacağını belirten bu âyetler, bütün insanlığın paylaştığı bir gerçeği dile getirmesi bakımından özlü ve hikmet dolu ifadelerden (cevâmiu’l-kelim) sayılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber de bu âyetleri, kuşatıcı anlamıyla eşsiz bir ifade olarak nitelemiştir (Buhârî, “Şürb”, 12; “Tefsîr”, 99). Âyetler, dünyada yapılan en küçük hayır veya şerrin bile kaybolmayacağını, âhiret gününde bunların insanların önüne serilip hesabının sorulacağını, karşılığının da ödül veya ceza şeklinde görüleceğini ifade eder (krş. Kehf 18/49; Enbiyâ 21/47). Nitekim Hz. Peygamber, “Bir yarım hurma veya bir güzel sözle olsun ateşten korunun!” (Buhârî, “Edeb”, 34; “Zekât”, 10; “Tevhîd”, 36) buyruğuyla kişinin, karşılığını Allah’tan bekleyerek iyi niyetle ve insan sevgisiyle yaptığı en küçük bir hayrın dahi onu âhirette ateşten koruyabileceğine dikkat çekmiştir.

İnanmayanların dünyada yaptıkları iyiliklerin hükümsüz, âhiret hayatı bakımından faydasız olduğunu bildiren âyetler (meselâ bk. Nûr 24/39) “zerre miktarı da olsa iyiliğin karşılığının görüleceği”ni bildiren bu âyetle çelişiyor gibi göründüğü için bu hususta tereddüdü gidermek üzere değişik yorumlar yapılmıştır; bunların bir kısmı şöyle özetlenebilir: a) İnançsızlar yaptıkları iyiliklerin karşılığını dünyada görürler ve böylece yaptıkları karşılıksız kalmamış olur. b) Mümine de inkârcıya da yaptıkları gösterilir; Allah müminin günahlarını bağışlar, iyiliklerini ödüllendirir. Kâfirin iyi işleri reddedilir; çünkü bunları Allah rızası için yapmamıştır; böylece ortada sadece günahları kalır. c) İnanmayanın ameli de hesaba girer, inkârına ait büyük günahından düşülür ama iyilikleri bu günahı karşılayamaz ve bu bakımdan boşa gider (Râzî, XXXII, 58-59). Akaid ve kelâm esaslarına göre konu bu ve daha başka şekillerde açıklanmaya çalışılmışsa da, netice itibariyle –İslâm âlimlerinin genel kabulüne göre– âhiret âleminin ve orada olup biteceklerin hakikat ve mahiyetini Allah Teâlâ bilir. O, kullarının âhir ve âkıbetinin ne olacağını da kendi adalet ve hikmetine göre takdir ve tayin eder.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:669-670
Âdiyât Sûresi
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Nüzûl

Mushaftaki sıralamada yüzüncü, iniş sırasına göre on dördüncü sûredir. Asr sûresinden sonra, Kevser sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayetler de vardır (bk. Şevkânî, V, 566).

Adı/Ayet Sayısı

         Sûre adını 1. âyette geçen ve “koşan atlar” anlamına gelen âdiyât kelimesinden almıştır.

Konusu

İnsanoğlunun nankörlüğü ve mala düşkünlüğü, ahiret hayatı için harcama yapmaması ve bu yüzden onu kötü bir sonucun beklediği söz konusu edilmektedir.

1-5
Ayet
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَالْعَـادِيَاتِ ضَبْـحاًۙ
١
فَالْمُـورِيَاتِ قَـدْحاًۙ
٢
فَالْمُغٖيرَاتِ صُبْحاًۙ
٣
فَاَثَرْنَ بِهٖ نَقْعاًۙ
٤
فَوَسَطْنَ بِهٖ جَمْعاًۙ
٥
Meal
Yemin olsun nefes nefese koşanlara; 1﴿ Sonra çakarak kıvılcım saçanlara; 2﴿ Sabahleyin ansızın baskın yapanlara; 3﴿ Derken o sırada tozu dumana katanlara; 4﴿ Peşinden orada bir topluluğun ta ortasına dalanlara ki! 5﴿

Tefsir

Savaş sırasında düşman üzerine saldıran atlar tasvir edilmekte ve eski savaşların insandan sonra en önemli unsuru olması dolayısıyla atlar üzerine yemin edilmektedir. Yeminin amacı, böylesine yararları bulunan ve insanların en çok sevdiği mallardan olan atları onlara bağışlayanın Allah olduğuna işaret etmek, o günün insanının gözünde çok değerli olan bu varlıklar üzerine yemin ederek müteakip âyetlerdeki mesajın gerçekliğine ve önemine dikkat çekmektir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:672
6-8
Ayet
اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّهٖ لَكَنُودٌۚ
٦
وَاِنَّهُ عَلٰى ذٰلِكَ لَشَهٖيدٌۚ
٧
وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدٖيدٌؕ
٨
Meal
İnsan, rabbine karşı pek nankördür. 6﴿ Şüphesiz buna kendisi de şahittir; 7﴿ O, aşırı derecede mal sevgisine kapılmıştır. 8﴿

Tefsir

Burada “insan” kavramıyla genel olarak insan türünün kastedildiği, çünkü bütün insanlarda bu tür olumsuz özelliklerin az çok bulunduğu belirtildiği gibi (bk. İbn Âşûr, XXX, 502-503), özellikle hidayetten nasibini alamamış insanların söz konusu olduğu da söylenmiştir. Râzî, bu ikinci yorumun çoğunluğun görüşü olduğunu belirtir (XXXII, 67). Bu âyetler, söz konusu insanların tabiatlarına yerleşmiş bulunan Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük, kadir bilmezlik, mal biriktirmeye düşkünlük ve nimetin şükrünü yerine getirme vecîbesini umursamama gibi olumsuz özellikleri ortaya koymaktadır. 6. âyetteki kenûd kelimesinin bir hadiste şöyle açıklandığı rivayet edilir: “Öyle bir nankördür ki yalnız başına yer, kölesini döver, malî görevlerini yerine getirmez” (Taberî, XXX, 180). 7. âyet insanın kendisinin de bu nankörlüğünün farkında olduğunu, buna bizzat kendi vicdanının da tanıklık ettiğini belirtmektedir. Âyete “Şüphesiz buna Allah şahittir” mânası da verilmiştir (Taberî, XXX, 180). Bu takdirde âyet Allah’ın verdiği nimete karşı nankörlük edenler için bir uyarı anlamı taşır. Fakat birinci mâna bağlama daha uygundur. Âyete ayrıca “Nankör kişi âhirette kendi aleyhine şahitlik edecektir” şeklinde de mâna verilebilir (Elmalılı, IX, 6021). “Mal” diye tercüme ettiğimiz 8. âyetteki hayır kelimesini Râgıb el-İsfahânî, “akıl, adalet, fazilet, faydalı nesne gibi genellikle insanların rağbet ettiği şey” şeklinde tarif etmiştir (Müfredâtü’l-Kur’an, “hyr” md.). Eski Araplar’da kelime sıklıkla “mal” ve özellikle “at” anlamında kullanılmaktaydı. Burada “çok mal, servet” mânasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:672-673
9-11
Ayet
اَفَلَا يَعْلَمُ اِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِۙ
٩
وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِۙ
١٠
اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَبٖيرٌ
١١
Meal
O bilmez mi ki kabirlerde bulunanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman; 9﴿ Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman; 10﴿ İşte o gün (anlayacaklar ki), rableri onlardan tam mânasıyla haberdardır! 11﴿

Tefsir

Dünya menfaati ve servet biriktirme hırsıyla cimrilik ve nankörlük eden kimse bu haliyle aslında kendisine ne derece kötülük ettiğini düşünmeye davet edilmekte ve uyarılmakta; aksi halde o kişinin, kıyamet gününde, kabirlerde gömülmüş bulunanların dışarıya fırlatıldığı, bütün gizliliklerin ortaya döküldüğü (bk. Târık 86/9), kalplerde saklı gizli tutulan niyetler ve maksatların bile açığa çıkarıldığı zaman perişan olacağı bildirilmektedir. “Kalplerde gizlenenlerin ortaya konması”, niyet halinde kalıp eyleme dönüşmeyen kötü düşüncelerin mutlaka cezalandırılacağını değil; davranışların dayandığı niyet ve yöneldiği amaçların değerlendirileceğini ifade etmektedir. Bununla birlikte iyice tasarlanıp karar verilmiş, ancak imkân ve fırsat oluşmadığı için yapılamamış kararlara “kalbin amelleri” denilmekte, bunların da karşılığını bulacağı belirtilmektedir (meselâ bk. Gazzâlî, İhyâ, IV, 373-375). 11. âyette “İşte o gün (anlayacaklar ki) rableri onlardan tam mânasıyla haberdardır” buyurulması, Allah Teâlâ’nın onların niyetlerini ve yaptıklarını önceden bildiği gibi kıyamet gününde de her şeyden haberdar olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü O’nun ilmi sonsuzdur, hiçbir şeyden gafil değildir, gizli olanı da âşikâr olanı da, öncekini de sonrakini de bilir. Dünyada verdiği nimetlere karşı nankörlük ve cimrilik ederek bu nimetlerden Allah yolunda harcamamış olan kimselerin yaptıklarından da mutlaka haberdardır ve âhirette bunu gösterecek, yapılanların karşılığını da verecektir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:673