Kur'an ,Meal ve Tefsir Okuma Alanı. Seslendirmek istediğiniz ayetin üzerine çift tıklayınız.

Sebe' Suresi

428
22 . Cüz
Sebe' Sûresi
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Nüzûl

Mushaftaki sıralamada otuz dördüncü, iniş sırasına göre elli sekizinci sûredir. Lokman sûresinden sonra, Zümer sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 6. âyetinin Medine’de nâzil olduğuna dair bir rivayet de vardır.

Adı/Ayet Sayısı

         Sûre, 15. âyette geçen ve Yemen’de yaşamış bir toplumu ifade eden Sebe’ kelimesinden dolayı bu adı almıştır.

Konusu

Hamdin dünyada da âhirette de yalnız Allah’a mahsus olduğu belirtilerek başlayan sûrede, Cenâb-ı Hakk’ın kudretinin üstünlüğü ve ilminin kuşatıcılığı fikri işlenmekte, Allah’ın mutlak kemali, ilmi, hikmeti, rahmeti, bağışlaması gibi sıfatları hatırlatıldıktan sonra kıyamet vaktinin geleceğini ve insanların tekrar hayata kavuşturulup hesaba çekileceklerini kabul etmeyenlerin tutarsızlıklarına dikkat çekilmekte, böylelerinin Hz. Peygamber’i Allah hakkında asılsız sözler uydurmakla itham etmeleri veya onun aklını yitirdiğini iddiaya kalkışmaları üzerinde durulmakta, iman edip iyi işler yapanlarla Allah’a âsi olanların âkıbetleri karşılaştırılmakta, iki iyi örnek olarak Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman hakkında bazı bilgiler verilmekte, ardından kötü bir örnek olarak da Sebe’ ahalisinin başına gelenlere değinilmekte, şeytana uyanların ve şirk batağına saplananların âhiretteki halleri tasvir edilmektedir.

1
Ayet
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذٖي لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي الْاٰخِرَةِؕ وَهُوَ الْحَكٖيمُ الْخَبٖيرُ
١
Meal
Hamd göklerde ve yerde ne varsa hepsinin sahibi olan Allah’a mahsustur; âhirette de hamd yalnız O’na özgüdür. Hikmetle yöneten, her şeyden haberdar olan O’dur. 1﴿

Tefsir

Dilimizdeki “övme” ve “teşekkür etme” kelimeleriyle bir ölçüde kar­şılanabilen hamd, evrendeki bütün varlıkların yegâne yaratıcısı ve sahibi olan yüce Allah’a mahsustur (bu iki kelimeyle hamd arasındaki farklar için bk. Fâtiha 1/2). Burada âhirette de hamdin Allah’a mahsus olduğu belirtilerek dünya hayatındaki sınavın sona ermesinden sonra da, O’na hamd etmenin en büyük huzur kaynağı olmaya devam edeceğine ve orada müminlerin şükür anlamında hamdi de sürdüreceklerine işaret edilmiştir. Nitekim Kur’an’da müminlerin cennetteki hayatı tasvir edilirken, Allah’a hamd ifadesini dillerinden düşürmeyecekleri (A‘râf 7/43; Fâtır 35/34; Zümer 39/74) ve dualarını da hep “El-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn” şeklinde bitirecekleri (Yûnus 10/10) belirtilmiştir. Yine birçok âyetten, mahşer günü yapılacak değerlendirmede kişinin dünya hayatındaki davranışlarının esas alınacağı, ama oradaki nimetlerin sırf kulun kendi kazancı gibi düşünülmemesi ve Allah’ın lutfunun sonucu olarak görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır (Râzî’nin Kur’an’da “el-hamdü lillâh” diye başlayan beş sûre bulunmasından hareketle yaptığı bir yorum için bk. XXV, 238-239).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Yolu Cilt: 4 Sayfa: 411
2-3
Ayet
يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا يَعْرُجُ فٖيهَاؕ وَهُوَ الرَّحٖيمُ الْغَفُورُ
٢
وَقَالَ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَا تَأْتٖينَا السَّاعَةُؕ قُلْ بَلٰى وَرَبّٖي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِۚ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمٰوَاتِ وَلَا فِي الْاَرْضِ وَلَٓا اَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْبَرُ اِلَّا فٖي كِتَابٍ مُبٖينٍۙ
٣
Meal
O, yere giren ve ondan çıkan, gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. O, engin merhamet sahibidir, bağışlaması boldur. 2﴿ İnkâr edenler, “Bize kıyamet gelmeyecek” dediler. De ki: “Bilâkis! Gaybı bilen rabbime andolsun ki o size mutlaka gelecektir.” Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey, O’nun bilgisi dışında kalamaz. Bundan daha küçük veya daha büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta kayıtlı olmasın. 3﴿

Tefsir

İlk âyette yüce Allah’ın ilmiyle ilgili bir tasvire yer verilmiştir. Bu tasvire göre insanın yakın çevresinde mevcut bulunan veya olup biten maddî ve mânevî, açık ve gizli bütün varlık ve olaylar Allah Teâlâ’nın bilgisi dahilindedir (Taberî, XXII, 59; İbn Atıyye, IV, 404). Şu halde O’ndan başkasına kulluk etmek insana yaraşmaz. “Ona yükselen” anlamına gelen cümlede “ilâ” değil “” edatının kullanılmasındaki incelik şöyle açıklanır: İlâ “sona ulaşma”yı, ise “içine girip nüfuz etme”yi ifade eder. 3. âyette Allah’ın –insanın kendi imkânlarıyla bilgisine ulaşamayacağı bir alan olan– gaybı da bildiği, evrendeki bütün varlık ve olayların en küçük ayrıntısına kadar açık bir kitapta kayıtlı olduğu belirtilmektedir. Müfessirlerin çoğuna göre bu kitaptan maksat levh-i mahfûzdur. Bunu şöyle anlamak da mümkündür: Gerek duyular âlemine dahil gerekse bunun ötesindeki her şey bütün ayrıntılarıyla Allah tarafından bilinmektedir (ayrıca bk. En‘âm 6/59).

İnkârcıların insanların yapıp ettiklerinden hesaba çekilecekleri bir günün gelmeyeceği yönündeki iddiası, evrenin sonsuz olduğu, sadece değişebileceği ama asla yok olmayacağı fikrini içerir ki bu iddia aynı zamanda insanın varlığını anlamsız ve değersiz kabul etme mânasına gelir. Bazı tefsirlerde, âyette genel bir ifadeyle inkârcılara atfedilen bu sözün Ebû Süfyân tarafından söylendiğine dair bir rivayete yer verilir. Bu rivayete göre bir gün Ebû Süfyân, “Ne gelecek bir son saat var, ne kıyamet var, ne de haşir var” diyerek –en büyük putlardan– Lât ve Uzzâ’nın adı üzerine yemin etmişti. Bunun üzerine Cenâb-ı Allah peygamberine, onun da aksi yönde yemin etmesini buyurdu (İbn Atıyye, IV, 405).

Gayb, Allah’ın, yarattıklarından gizli tuttuğu hususlar demektir (bilgi için bk. Bakara 2/3; Mâide 5/94-96). Burada Cenâb-ı Allah’ın kendisini “gaybı bilen” şeklinde nitelemesi, kıyametin mutlaka kopacağını fakat zamanını sadece kendisinin bildiğini vurgulama amacı taşımaktadır (Taberî, XXII, 61). Elmalılı, bunun yanı sıra burada, bedenleri çürüyüp darmadağın olmuş insanların yeniden diriltilmesini imkânsız görenlere cevap verme tarzında bir mâna inceliğinin de bulunduğunu belirtir (VI, 3943).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Yolu Cilt: 4 Sayfa: 411-412
4
Ayet
لِيَجْزِيَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِؕ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرٖيمٌ
٤
Meal
O, Allah’ın iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanları mükâfatlandırması için gelecektir. İşte onlar için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır. 4﴿

Tefsir

“O, Allah’ın iman edip iyi işler yapanları mükâfatlandırması için gelecektir” şeklinde çevrilen yan cümle, 3. âyette geçen “o mutlaka gelecektir” veya “O’nun bilgisi dışında kalamaz” ya da “apaçık bir kitapta kayıtlıdır” ana cümlesine bağlanabilir (İbn Atıyye, IV, 405). Birinci ihtimalde kıyamet vaktinin gelmesinin, ikincisinde Allah’ın her şeyi bilmesinin, üçüncüsünde ise her şeyin bir kitapta kayıtlı olmasının hikmeti açıklanmış olmaktadır. Taberî bunu “Apaçık bir kitapta kayıtlıdır” cümlesine bağlayan bir yorum yapmayı tercih etmiştir (XXII, 61).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Yolu Cilt: 4 Sayfa: 412
5
Ayet
وَالَّذٖينَ سَعَوْ فٖٓي اٰيَاتِنَا مُعَاجِزٖينَ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَلٖيمٌࣗ
٥
Meal
Âyetlerimizi boşa çıkarmak için çaba harcayanlara ise en kötüsünden elem verici bir azap vardır. 5﴿

Tefsir

Âyetlerimizi boşa çıkarmak için” diye çevrilen kısmı “birbirleriyle yarışırcasına” ve “(Allah’ı) âciz bırakabileceklerini sanarak” şeklinde de tercüme etmek mümkündür. Muhammed Esed’e göre “ricz” kelimesinden önceki “min” edatı, bu günahkârları öteki dünyada bekleyen azabın bu dünyada bilerek yaptıkları kötü fiillerin tabii bir “sonucu” olduğunu göstermektedir; bu sebeple yazar, âyetin “En kötüsünden, elem verici bir azap vardır” şeklinde çevirdiğimiz kısmına “(yaptıkları) çirkinliklerin bir sonucu olarak onlar için acıklı bir azap vardır” anlamını vermiştir (II, 871).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Yolu Cilt: 4 Sayfa: 413
6
Ayet
وَيَرَى الَّذٖينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ الَّـذٖٓي اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ هُوَ الْحَقَّۙ وَيَهْدٖٓي اِلٰى صِرَاطِ الْعَزٖيزِ الْحَمٖيدِ
٦
Meal
Kendilerine bilgi verilenler, rabbinden sana indirilenin, gerçeğin ta kendisi olduğunu ve çok güçlü, her türlü övgüye lâyık olan Allah’ın yolunu gösterdiğini çok iyi bilirler. 6﴿

Tefsir

Burada sözü edilen “kendilerine bilgi verilenler” ile Abdullah b. Selâm gibi Ehl-i kitap’tan İslâmiyet’i kabul edenlerin veya Hz. Muham­med’in ashabının ya da onun ümmetinden olan herkesin kastedildiği yorumları yapılmıştır (Taberî, XXII, 62; İbn Atıyye, IV, 406).

Bize göre burada “aklını ve bilgisini iyi kullanan” bütün insanlar kastedilmiştir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Yolu Cilt: 4 Sayfa: 413
7-8
Ayet
وَقَالَ الَّذٖينَ كَفَرُوا هَلْ نَدُلُّكُمْ عَلٰى رَجُلٍ يُنَبِّئُكُمْ اِذَا مُزِّقْتُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍۙ اِنَّكُمْ لَفٖي خَلْقٍ جَدٖيدٍۚ
٧
Meal
İnkârcılar şöyle dediler: “Çürüyüp paramparça olduğunuzda yeni bir yaratılışa konu olacağınızı iddia eden bir adam gösterelim mi size? 7﴿

Tefsir

7, 8 nolu ayetlerin tefsiri bir sonraki sayfada verilmiştir.