Kur'an ,Meal ve Tefsir Okuma Alanı. Seslendirmek istediğiniz ayetin üzerine çift tıklayınız.

Meryem Suresi

307
16 . Cüz
26
Ayet
فَكُلٖي وَاشْرَبٖي وَقَرّٖي عَيْناًۚ فَاِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ اَحَداًۙ فَقُولٖٓي اِنّٖي نَذَرْتُ لِلرَّحْمٰنِ صَوْماً فَلَنْ اُكَلِّمَ الْيَوْمَ اِنْسِياًّۚ
٢٦
فَاَتَتْ بِهٖ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُؕ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْـٔاً فَرِياًّ
٢٧
Meal
«Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.» 26﴿ Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın! 27﴿

Tefsir

Yüce Allah, Meryem’in üzüntüsünü gidermek ve acılarını dindirmek için onu teselli etmiş ve nimetlerini hatırlatmıştır; onun için çıkardığı kaynak suyundan içecek, meyve vermesini sağladığı hurmadan da yiyecektir. “Altında bir su kaynağı yaratmıştır” şeklinde çevirdiğimiz kısmı “Senden Îsâ’yı yaratıp çıkarmıştır” şeklinde çevirmek de mümkündür (Şevkânî, III, 370).
28
Ayet
يَٓا اُخْتَ هٰرُونَ مَا كَانَ اَبُوكِ امْرَاَ سَوْءٍ وَمَا كَانَتْ اُمُّكِ بَغِياًّۚ
٢٨
Meal
Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi. 28﴿

Tefsir

Burada anılan Hârûn, Hz. Mûsâ’nın kardeşi peygamber Hârûn değildir. Kimine göre Hz. Meryem’in Hârûn adında bir kardeşi vardı. Ana babası gibi o da iffetli ve sâlih bir kimse idi (Zemahşerî, II, 508). Bu yüzden işin iç yüzünü bilmeyenler, böyle birinin kız kardeşi olan Meryem’e zina etmeyi asla yakıştıramadıklarını belirtmek istemişlerdir. Hz. Peygamber’den rivayet edilen bir hadiste de, İsrâiloğulları’nda önceki peygamberlerin ve iyi kimselerin isimlerini çocuklarına ad koyma geleneği olduğu için Meryem’in kardeşine de Hârûn adı verildiğine işaret edilmiştir (bk. Müsned, IV, 252). Buna yakın bir yorum da, Meryem’in peygamber olan Hârûn’un soyundan gelmiş olması münasebetiyle kendisine böyle hitap edilmiş olduğudur (bk. Râzî, XXI, 208; Esed, II, 613; bu konuda ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/35).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 597
29-33
Ayet
فَاَشَارَتْ اِلَيْهِࣞ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَنْ كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِياًّ
٢٩
قَالَ اِنّٖي عَبْدُ اللّٰهِࣞ اٰتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَنٖي نَبِياًّۙ
٣٠
وَجَعَلَنٖي مُبَارَكاً اَيْنَ مَا كُنْتُࣕ وَاَوْصَانٖي بِالصَّلٰوةِ وَالزَّكٰوةِ مَا دُمْتُ حَياًّࣕ
٣١
وَبَراًّ بِوَالِدَتٖيؗ وَلَمْ يَجْعَلْنٖي جَبَّاراً شَقِياًّ
٣٢
وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدْتُ وَيَوْمَ اَمُوتُ وَيَوْمَ اُبْعَثُ حَياًّ
٣٣
Meal
Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. «Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?» 29﴿ Çocuk şöyle dedi: «Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı.» 30﴿ «Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti.» 31﴿ «Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı.» 32﴿ «Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır.» 33﴿

Tefsir

Hz. Meryem kavminin, “Gerçekten sen çirkin bir şey yaptın!” şeklindeki ağır ithamına (âyet 27) cevap vermedi; olayı çocukla konuşmaları için ona işaret etti. Fakat onlar, “Beşikteki bebekle nasıl konuşalım?!” diyerek hayretlerini ifade ettiler. Bunun üzerine çocuk dile geldi ve bu âyetlerde geçen cevabı verdi. Yüce Allah, hıristiyanların gelecekte Hz. Îsâ’ya ilâhlık yakıştıracaklarını bildiği için, burada ona her şeyden önce Allah’ın kulu olduğunu söyletti. Böylece Hz. Îsâ kendisinin bir ilâh değil bir kul ve bir peygamber olduğunu, ilâhî varlığın üç öğesinden biri olmadığını ilân etmiş oldu. Kendisinin namaz, oruç ve benzeri kulluk görevlerini yerine getirmekle yükümlü kılındığını, diğer insanlar gibi doğduğunu, yaşayacağını, öleceğini ve kıyamet vakti geldiğinde tekrar diriltileceğini ifade etti. Bu ifadelerden namazın, –vakitleri ve rek’at sayıları gibi şeklî yönlerinde farklılıklar bulunsa da– en azından Hz. İbrâhim’den sonra peygamberler geleneğinde mevcut bir ibadet olduğu anlaşılmaktadır.

Hz. Îsâ’ya verilen kitaptan maksat İncil’dir. Âyetin “O, bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı” anlamına gelen kısmı için, Îsâ’nın bu sözü söylediği sırada peygamber kılındığı ve kendisine kitap verildiği yorumunu yapanlar varsa da bu yorum zayıf bulunmuştur. Bu sözden, daha bebek iken yaptığı konuşmada Allah’ın ezelde kendisi için peygamberliği ve kitap verilmesini takdir ettiğini açıklamasının istendiği anlaşılmaktadır (Şevkânî, III, 374). Hz. Îsâ babasız olarak bakire bir anadan dünyaya geldiği için, “Allah beni ana babama saygılı olmayı emretti” dememiş, sadece “Anneme saygılı olmayı emretti” demiştir. 14. âyette Hz. Yahyâ’dan söz edilirken “Ana babasına çok iyi davranırdı” dendiği halde aynı tema Hz. Îsâ açısından işlenirken “Anneme saygılı kıldı” denmesi onun babasız dünyaya geldiğine işaret eder. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de hep Meryem oğlu Îsâ olarak anılmıştır.

30-33. âyetlerde Hz. Îsâ’nın başlıca nitelikleri şöyle sıralanmaktadır. 1. Sonradan Hıristiyan dünyasının iddia edeceğinin aksine o Tanrı’nın oğlu değil, kuludur. 2. Aynı zamanda kendisine kitap verilmiş bir peygamberdir. 3. Her yerde mübarek bir şahsiyet olarak bilinecektir. 4.Her mümin gibi namaz, zekat vs. ibadetlerle mükelleftir. 5. Annesine saygılıdır. 6. Zorbalık yapmaz. 7. İsyankâr (şakıy) değlidir.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 597-598
34-37
Ayet
ذٰلِكَ عٖيسَى ابْنُ مَرْيَمَۚ قَوْلَ الْحَقِّ الَّذٖي فٖيهِ يَمْتَرُونَ
٣٤
مَا كَانَ لِلّٰهِ اَنْ يَتَّخِذَ مِنْ وَلَدٍۙ سُبْحَانَهُؕ اِذَا قَضٰٓى اَمْراً فَاِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُؕ
٣٥
وَاِنَّ اللّٰهَ رَبّٖي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُؕ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقٖيمٌ
٣٦
فَاخْتَلَفَ الْاَحْزَابُ مِنْ بَيْنِهِمْۚ فَوَيْلٌ لِلَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْ مَشْهَدِ يَوْمٍ عَظٖيمٍ
٣٧
Meal
İşte, hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu İsa -hak söz olarak- budur. 34﴿ Allah'ın bir evlât edinmesi, olacak şey değildir! O, bundan münezzehtir. Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece «Ol!» der ve hemen olur. 35﴿ (İsa şunu da söyledi:) Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk ediniz. İşte doğru yol budur. 36﴿ Sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kâfirlerin haline! 37﴿

Tefsir

Bu âyetlere şu mânalar verilmiştir: a) “İşte hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu Îsâ ile ilgili olarak bu anlatılanlar doğrudur. Gerçek söz budur” (Râzî, XXI, 217). b) Hz. Îsâ hakkında yahudilerin “O, gayri meşrû ilişkiden dünyaya gelmiştir” şeklindeki sözleri doğru olmadığı gibi, Hıristiyanların “O, Allah’ın oğludur” şeklindeki iddiaları da doğru değildir. “Meryem oğlu Îsâ Mesîh Allah’ın Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur” (Nisâ 4/171). c) Gelecek olan Hz. Îsâ’nın, daha sabi iken bir mûcize eseri olarak dile gelip ilân ettiği gerçek sözdür. Allah’a –Îsâ olsun başka biri olsun– bir çocuk isnat etmek gerçek dışıdır, Allah’a iftiradır. Allah, Îsâ’nın da diğer bütün insanların da gerçek ve yegâne tanrısı olup yalnız O’na ibadet etmek gerekir. Oysa onlar bu gerçekleri, özellikle Hz Îsâ’nın Allah’ın oğlu değil, kulu ve elçisi olduğunu tartışmasız kabul edecekleri yerde aralarında ayrılığa düşmüşlerdir.

Müfessirler, 37. âyette Hz. Îsâ hakkında ayrılığa düştükleri belirtilen grupların, yahudilerle hıristiyanlar veya Hıristiyanlık’taki farklı mezhep mensupları olduğunu söylemişlerdir. Yahudiler onun peygamber olduğunu bütünüyle reddederken, hıristiyanların büyük çoğunluğu onu “Allah’ın oğlu” dolayısıyla tanrı olarak kabul etmiş; az bir kısmı ise “Allah’ın kulu ve resulü” olduğuna inanmıştır (bu ihtilâflar sonunda ortaya çıkan mezhepler hakkında bilgi için bk. İbn Âşûr, XVI, 106; Mehmet Aydın “Hristiyanlık”, DİA, XVII, 340-358).

Meâlinde “ulaşıldığında” diye tercüme ettiğimiz meşhed kelimesi sözlükte “görmek veya şahitlik etmek” demektir. Yer veya zaman ismi olarak, “görülecek yer veya görülecek zaman; şahitlik edilecek yer veya şahitlik edilecek zaman” anlamına gelir. Buna göre âyete verilen meâlin dışında şu anlamlar da verilebilir: a) Büyük güne ulaşıldığı yerde vay o inkârcıların haline! b) Melekler, peygamberler, hatta kişinin kendi organları tarafından aleyhinde şahitlik edileceği büyük günden dolayı veya büyük günde şahitlik edileceği zaman yahut şahitlik edilecek yerde vay o inkârcıların haline!

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 598-599
38-40
Ayet
اَسْمِعْ بِهِمْ وَاَبْصِرْۙ يَوْمَ يَأْتُونَنَاۚ لٰكِنِ الظَّالِمُونَ الْيَوْمَ فٖي ضَلَالٍ مُبٖينٍ
٣٨
Meal
Onlar, bizim huzurumuza çıkacakları gün (başlarına gelecek olanları) ne iyi duyarlar ve ne iyi görürler (bir görsen)! Fakat o zalimler bugün açık bir sapıklık içindedirler. 38﴿

Tefsir

38, 39, 40 nolu ayetlerin tefsiri bir sonraki sayfada verilmiştir.