Kur'an ,Meal ve Tefsir Okuma Alanı. Seslendirmek istediğiniz ayetin üzerine çift tıklayınız.

Ankebût Suresi

400
20 . Cüz
31
Ayet
وَلَمَّا جَٓاءَتْ رُسُلُـنَٓا اِبْرٰهٖيمَ بِالْبُشْرٰىۙ قَالُٓوا اِنَّا مُهْلِكُٓوا اَهْلِ هٰذِهِ الْقَرْيَةِۚ اِنَّ اَهْلَهَا كَانُوا ظَالِمٖينَۚ
٣١
قَالَ اِنَّ فٖيهَا لُـوطاًؕ قَالُوا نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَنْ فٖيهَاؗ لَنُنَجِّيَنَّهُ وَاَهْلَـهُٓ اِلَّا امْرَاَتَهُؗ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرٖينَ
٣٢
وَلَمَّٓا اَنْ جَٓاءَتْ رُسُلُنَا لُـوطاً سٖٓيءَ بِهِمْ وَضَـاقَ بِهِمْ ذَرْعاً وَقَالُوا لَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْࣞ اِنَّا مُنَجُّوكَ وَاَهْلَكَ اِلَّا امْرَاَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرٖينَ
٣٣
اِنَّا مُنْزِلُونَ عَلٰٓى اَهْلِ هٰذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزاً مِنَ السَّمَٓاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
٣٤
وَلَقَدْ تَرَكْنَا مِنْهَٓا اٰيَةً بَيِّنَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
٣٥
Meal
Elçilerimiz İbrâhim’e müjdeyi getirdiklerinde, “Biz şu memleketin halkını yok edeceğiz; çünkü oranın halkı zulme sapmışlardır” dediler. 31﴿ İbrâhim, “Ama orada Lût da yaşıyor!” dedi. “Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz; onu ve karısı dışındaki bütün ailesini elbette kurtaracağız, karısı geride kalanlar arasında yer alacak” dediler. 32﴿ Elçilerimiz kendisine geldiğinde Lût, onlardan dolayı huzursuz oldu ve ne yapacağını şaşırdı. Ama onlar “Korkma, tasalanma!” dediler; “Biz seni ve karın dışında bütün aileni kurtaracağız; karın ise geride kalanlar arasında yer alacak.” 33﴿ “Biz, yoldan çıkmalarının cezası olarak bu memleket halkının üzerine gökten alçaltıcı bir belâ indireceğiz!” 34﴿ İşte o memleketten geriye, aklını kullananların yararlanabileceği açık bir ibret vesikası bıraktık. 35﴿

Tefsir

Bu âyetlerde aktarılan Lût aleyhisselâm ve kavmiyle ilgili bilgiler, önemli ölçüde önceki bazı sûrelerde de yeri geldikçe birbirine yakın ifadelerle verilmiştir; ayrıca oralarda konuyla ilgili gerekli açıklama ve yorumları da sunmuş bulunuyoruz (bk. A‘râf 7/80-84; Hûd 11/69-83; Hicr 14/58-77). Şu kadarını bir defa daha hatırlatalım ki, Allah Teâlâ varlık düzeni içinde doğal üremeyi ve cinsel hayatı erkekle dişi arasındaki birleşmeye bağlamıştır. Gerek burada gerekse diğer sûrelerin ilgili bölümlerinde Hz. Lût, erkekler için tek meşrû ilişki yolunun kadınlarla evlenme olduğunu açıkça belirtmiş; aynı yerlerde eşcinsellik kesin bir dille yasaklanmış; bu ahlâksızlığın yaygınlık kazandığı toplumu bekleyen âkıbetin ağır bir felâket olduğu bildirilmiştir.
36-37
Ayet
وَاِلٰى مَدْيَنَ اَخَاهُمْ شُعَيْباًۙ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَارْجُوا الْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْاَرْضِ مُفْسِدٖينَ
٣٦
فَكَذَّبُوهُ فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَاَصْبَحُوا فٖي دَارِهِمْ جَاثِمٖينَؗ
٣٧
Meal
Medyenliler’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. “Ey kavmim” dedi, “Allah’a kul olun, âhiret gününü ümitle bekleyin; yeryüzünde bozgunculuk yapıp karışıklık çıkarmayın!” 36﴿ Ama onu yalancılıkla suçladılar. Bunun üzerine kendilerini o dehşetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yere serildiler! 37﴿

Tefsir

Şuayb aleyhisselâm Hz. Mûsâ’nın çağdaşı olan bir peygamberdir. Kitâb-ı Mukaddes’te bildirildiğine göre (Çıkış, 2/18-22; Resullerin İşleri, 7/29) uzun süre Mûsâ’yı hizmetinde çalıştırdıktan sonra onu kızıyla evlendirmiştir. Kur’an-ı Kerîm’de bu olay Hz. Şuayb’ın ismi zikredilmeden anlatılmakta (bk. Kasas 28/22-28), tefsirlerde ise Hz. Mûsâ’nın kayınpederinin Şuayb aleyhisselâm olduğu bildirilmektedir. Sînâ yarımadasının kuzeyindeki bölgenin adı olan Medyen’de peygamber olmuş; fakat onun bütün gayretlerine rağmen halkı, başka günahları yanında özellikle iş ve ticaret hayatında hukuk ve ahlâk kurallarını çiğnedikleri, insanların yolunu kesip hak dini öğrenmelerine engel oldukları için helâk olmuşlardır (bilgi için bk. A‘râf 7/85-93).

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 268-267
38
Ayet
وَعَاداً وَثَمُودَا۬ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْࣞ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ اَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبٖيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرٖينَۙ
٣٨
Meal
Âd ve Semûd kavimleri de öyle. Onların durumlarını meskenlerinin kalıntıları size apaçık gösteriyor. Şeytan onlara, (kötü) işlerini güzel gösterip kendilerini doğru yoldan saptırmıştı; oysa gerçeği görme yeteneğine de sahiplerdi. 38﴿

Tefsir

Âd ve Semûd iki eski Arap kavmidir. İlkine Hûd aleyhisselâm, ikincisine de Hz. Sâlih peygamber olmuştur (bilgi için bk. A‘râf 7/65-79).

Âyette şeytanın, bu toplulukların yapıp ettikleri üzerindeki etkisinden söz edilmekle birlikte, aslında onların gerçeği görme yeteneğine (istibsâr) sahip oldukları özellikle belirtilmektedir. Bu açıklama, insanın çeşitli olumsuz motivasyonlara rağmen, bunları aşacak zihinsel ve iradî güçlerle donatılmış bulunduğunu göstermesi bakımından özel bir önem taşır.

Dipnot

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 269